Her Parçasıyla Kalpleri Fetheden Albüm
Coldplay- A Rush of Blood to the Head
8,5/10
Albüm, grubun
en önemli özelliklerinden birini kendisine karakter olarak benimsiyor: Muhteşem
şarkı yazarlığı. Parçaların sözleri ve bestelerinde grubun 4 üyesinin de emeği
var. Bu nedenle de tıpkı “eski” muadillerinden Radiohead albümleri gibi tam bir
topluluk eseri bu. Vokal Chris Martin’in naif sesinden ve sihirli piyano
parmaklarından tutun, gitarist Jonny Buckland’ın birbirinden dolu akor ve riff’lerine
kadar birçok güzellik burada. Ayrıca, günümüzde grubun aşırı pop’laşmasından
ötürü davulun çok arka plana atılmasıyla baterist Will Champion’ın yeteneği de
geri planda kalıyordu. Ancak bu albümde, özellikle bazı parçalarda resmen Champion
şov var. Bütün bu ögelerle birlikte albümün ne kadar ekip işi olduğunu
anlayabiliyoruz.
“Coldplay’i
Coldplay yapan nedir?” diye sorulduğunda ise çoğu müziksever şu cevabı
verecektir: Piyanonun fazlasıyla hissedildiği ve kadife sesli vokalli
alternatif rock. Bu albüm, bütün bu tanımlamanın bir özeti. En önemlisi ise
kayıttaki şahane şarkı yazarlığı, her parçada ayrı ayrı hissedilebiliyor. Coldplay’in
en sevilen özelliklerinin, en kaliteli örneklerinden bir derleme gibi bir albüm
bu. Açılışı Politik ile yapan eser, agresif enstrümantalleriyle dinleyicinin
suratına adeta bir tokat gibi çarpıyor. Parçanın da aslında amacı bu: Şarkı,
9/11 olaylarından hemen sonra yazılmış ve bize “Open up your eyes” diyerek
dünyadaki problemlere kayıtsız kalmamamızı söylüyor.
In My Place, grubun belki de her üyesinin etkinliğinin en yoğun hissedildiği
işlerinden biri. Herkes görevini başarıyla yapınca, ortaya bu denli tatlı bir
eser ortaya çıkıyor. Aynı zamanda, Guitar Hero 5 oyununda da çalınması aşırı zevk
veren şarkı, Buckland’in gitarlarının huzur veren önderliğinde dinleyiciye “kaliteli
grup müziği”ini dinlediğini hissettiriyor. Ardından gelen, God Put a Smile Upon Your Face ile aynı kaliteyi devam ettiren topluluk, sözleriyle de yaşadığımız
hayata şükretmemiz gerektiğini ve ölümden sonra gideceğimiz yeri bilmediğimizi
söylüyor. Hem sözleriyle hem de gitarların öne çıktığı bestesiyle albümün önemli
parçalarından.
The Scientist ise belki de Coldplay’in hayatımıza
en çok dokunan şarkılarından biri. Anlattığı hikayesi ve derinliğiyle her
anlamda kusursuz bir alternatif rock eseri. Üstelik, terse akan müzik klibi de gerçekten
“ikonik” dediğimiz bir video. Hatta Martin de sırf bunun için sözleri tersten
ezberlemek zorunda kalmış. Şarkı ve video bu anlamda ayrılmaz bir ikili gibi:
Özellikle de “Oh take me back to the
start.” dizesi ile klibin uyumu resmen eşsiz. Parça, ilişkilerdeki ayrılıkları
en doğal haliyle bizlere anlatırken Martin’in vokal performansındaki
duygusallık ise insanı adeta hipnotize ediyor.
Coldplay
piyanosunun zirvelerinden biri olan Clocks, akıllara yerleşen o melodisiyle ve Martin’in
“You are” falsetto’larıyla grubun en özel işlerinden biri olduğunu kanıtlıyor. “The
lights go out and I can't be saved. Tides that I tried to swim against. Have
brought me down upon my knees. Oh I beg, I beg and plead” gibi etkileyici sözleriyle
de bir “kurtuluş” arayışındayız. Ayrıca parça, 2009 yılında David Guetta ve
Kelly Rowland hiti When Love Takes Over’a da sample olarak kullanılmıştı.
Albümün bir başka güzelliği Green Eyes ise her ne kadar kaydın en değerli
parçalaraından olsa da çoğu Coldplay konserinde çalınmadı: Martin’in o zamanki
eşi (mavi gözlü) ünlü aktris Gwyneth Paltrow’dan önceki “yeşil gözlü” sevgilisine
yazdığı bu şarkının Paltrow’u etkilemesini istemedi. Böylece, “Honey you are a
rock upon which I stand.” gibi enfes bir dizeyle başlayan bu şarkı, grubun en
underrated eserlerinden oldu.
Albümle
aynı adı taşıyan A Rush of Blood to the Head ise kontrolsüz duygusallığı ifade
eden intikam dolu sözleriyle gerçekten kaydın en unutulmaz parçalarından
oluyor: “Said I'm gonna buy a gun and start a war. If you can tell me something
worth fighting for.” sözleri, dinleyiciyi anında vuruyor. Genel anlamda ise
albüm, daha önce ifade ettiğimiz gibi her parçasıyla kalpleri fetheden bir
eser. Sadece albüm, ilk kısmındaki kalitesini ikinci kısmında biraz düşürüyor
tek eksiği de bu. Özetle, yukarıda değindiğimiz bütün bu parçalar nedeniyle zevkle
dinleyebileceğiniz bir Coldplay klasiği!
Kaynak: 1
Kaynak: 1