27 Ocak 2018





Red Hot Chili Peppers'ın Duygu Patlaması Yaşatan 15 Klibi

Kaynak: Wannart






     
      1983’te Los Angeles’ta kurulan alternative-rock / funk dörtlüsü Red Hot Chili Peppers, yayımladığı onlarca albümünün başarısının yanında kendi türünün son örneklerinden olmasıyla da çok önemli bir topluluk. Hatta grup, 2012 yılında Rock and Roll Hall of Fame’e bile kabul edilmiş bir değer. Dörtlü, vokalde enerijisi hiç bitmeyen Anthony Kiedis, basta dünyanın en iyilerinden Flea, gitarda -John Frusciante’yi ufaktan özleten- Josh Klinghoffer ve davulda ise Will Farrell’in adeta ikizi olan Chad Smith’ten oluşuyor. RHCP’nin birbirinden unutulmaz parçalarının yanında, kendi enerjilerini bol bol yansıttıklarını müzik klipleri de ayrı bir özeldir. Bu nedenle, izlenildiğinde duygu patlaması yaşatan bu videoları sizler için derledik.

15) Hump de Bump

Grubun en eğlenceli kliplerinden biri olan Hump de Bump, bizleri Afrikan-Amerikan ağırlıklı bir mahallede yapılan blok partilerine konuk ediyor.



14) Road Trippin’

Listemizdeki en sakin RHCP hiti olan bu unutulmaz parçada ise davul olmadığından grubu trio şeklinde izliyoruz.



13) Around the World

Özellikle görsel efektleriyle dönemine göre oldukça başarılı bir video olan Around the World’de grup, her zamanki gibi yerinde duramıyor.



12) Dark Necessities

Son albümlerinden bu parçada ise grubun içindeki o gençlik hissiyatı çok estetik bir şekilde sunuluyor. Klibin yönetmeni ise ünlü aktris Olivia Wilde.



11) The Adventures of Rain Dance Maggie

Tatlı bir çatı konserinde izlediğimiz grubun bu parçası, son işlerinden en çok akılda kalanlarından biri şüphesiz.



10) Give It Away

Görsel olarak endüstriyel rock gruplarının kliplerini andıran Give It Away, grubun en önemli “funk” parçalarından biri.



9) Tell Me Baby

Birçok farklı insanı sanki bir RHCP üyesiymiş gibi şarkıyı çalarken izlediğimiz bu klip ise gerçekten bir defa bile izlendiğinde şarkıyla bütünleşiyor.



8) Under the Bridge

Anthony Kiedis’in inanılmaz genç olduğu bu unutulmaz klip de dönemini yani 90’ları tam anlamıyla yansıtan bir iş.



7) By the Way

Şarkının temposuna paralel bir yapıdaki video, adeta bir komedi-aksiyon filmi sahnesi gibi kendini zevkle izlettiriyor.



6) Snow (Hey Oh)

Farklı yüzlere rastladığımız bu klip ise şarkının içeriğine inanılmaz uyumlu ve samimi bir performans içeriyor.



5) Scar Tissue

Grubun sanki distopik bir hikayedeymiş gibi harap halleri, şarkının sözlerine çok yakışıyor. Özellikle Frusciante’nin o kırık gitarla solosu unutulmaz.



4) Otherside

Grubun en psychedelic videolarından biri olan Otherside, aynı zamanda dörtlünün en karanlık kliplerinden biri.



3) Dani California

Zamanında müzik kanallarının resmen 10 dakikada 1 verdiği bu harika video ise RHCP’yi kılıktan kılağa sokup izleyenleri sürekli gülümsetiyor.



2) Can’t Stop

Dörtlünün belki de en efsane kliplerinden olan bu parçada ise o kadar çok ikonik an var ki... Tam anlamıyla tekrar tekrar izlemek isteyeceğiniz bir görsel şov.



1) Californication


RHCP denildiğinde akla ilk gelen birkaç parçadan olan Californication, zamanına göre anormal derecede ileri görüşlü bu bilgisayar oyunu temalı klibinde resmen iç çektirtiyor; çünkü birkaç jenerasyonu fazlasıyla etkileyen bir video bu!   







Fikret Kızılok'un Film Senaryosu Gibi Hayat Hikayesi

Kaynak: Wannart







     
      Ülkemiz sınırları içinde yaşamış en değerli müzisyenlerden biri Fikret Kızılok. Özellikle, batı kültüründeki  singer-songwriter folk anlayışı ile kendi geleneğimiz olan halk ozanlığını en etkileyici biçimde harmanlamış sanatçılardan biri: FarketmedenZaman ZamanBu Kalp Seni Unutur Mu?Bir Harmanım Bu AkşamHaberin Var MıSevda ÇiçeğiGönülYeter Ki ve Gecenin Üçünde gibi daha sayabileceğimiz birçok ölümsüz işin sahibi.

1946 yılında İstanbul’da doğan Kızılok, müzikle ilk defa Galatasaray Lisesi'nin ilkokul kısmında tanıştı. Evden okula giderken gördüğü ve annesine alması için çok ısrar ettiği kırmızı bir akordeonu, 10. doğum gününün gecesinde yorganının altında bulmasıyla birlikte belki de hayatı değişti. Lise yıllarında ise Elvis Presley'den etkilenerek eline gitarı aldı. Tesadüf bu ya, ilk gitarı da tıpkı akordeonu gibi kırmızıydı.


Okulunun üst sınıflarında okuyan Barış Manço ile Timur Selçuk ise Kızılok’u cesaretlendiren ilk kişiler oldu. Kariyerinin ise ilk yıllarında, Mazhar Alanson’un gruba ara vermesiyle birlikte Barış Manço ve Kaygısızlar'la birlikte çalıştı. İkilini yolları ise Kızılok’un Barış Manço'nun ilk eşi Marie Claude ile birlikte olmasıyla ayrıldı: Manço ile Claude henüz 47 gündür evlilerdi. Ancak Claude, eşini Kızılok ile aldatınca Barış Manço da bu yeni evliliğine sessiz sedasız nokta koydu. Çift, olaydan 6 ay sonra boşandı.

Kızılok, kariyerinin başlarında müzik tarzının oluşmasında Presley’nin yanında The Beatles'tan da fazlasıyla etkilenmişti: Solo olarak, grubun All My Loving şarkısının Türkçe aranjmanı olan Sevgilim’i yayımlamıştı. Aynı zamanda Cahit Oben 4'lüsü topluluğunda iken kendilerini "daha ziyade Beatles tipi müzik yapan bir grup" olarak tanımlamışlar ve bir The Beatles şarkısı  I Wanna Be Your Man'i de  yorumlamışlardı.


Kızılok’un en büyük yerli ilham kaynağı ise şüphesiz Aşık Veysel’di. Kendisi ile bir usta-çırak ilişkisine sahip olmuştu: Mahalleden arkadaşı Arda Uskan ile çıktığı bir yolculukta Aşık Veysel ile tanışmasının ardından 1969'da büyük üstadın Uzun İnce Bir Yoldayım türküsünü yeniden düzenleyip 45’lik olarak yayımladı. Daha sonra, Kasım 1969'da yine Aşık Veysel'in yanına Sivrialan'a gitti. Aşırı kar yağışı yolları kapayınca 3 ay ustasının yanında kaldı. Bu tecrübenin ardından, dönüşte ise ondan şarkı sözlerini aldığı  Yumma Gözün Kör Gibi ve Yağmur Olsam eserlerini çıkarıp çok başarılı oldu. Aşık Veysel 1973’te hayatını kaybettiğinde ise cenaze töreninde ''Ustam öldü, toprak oldu. Ustamın parmaklarına değen bu sazın da toprak olması gerekir. Artık ona can veren parmaklar yok'' diyerek sazını kırdı ve bir süreliğine müziğe ara verdi: Müzisyenliğinin yanında İstanbul Diş Hekimliği Yüksekokulu'nu bitirmiş bir diş hekimi olan Kızılok, kendini bir süre bu mesleğe verdi.

Siyasi görüşünü, "Ben, Marksist’in daha ötesinde bir komünistim" diyerek tanımlayan sanatçı, ilerleyen dönemlerde birçok siyasi içerikli işe imza attı: Müzisyen, daha önce 1975 yılında Uğur Mumcu'nun yazdığı Sesleniş yazısını 10 bölümde inceleyip senfonik şiir olarak bestelemişti. Bu çalışma daha sonra 1996'da Vurulduk Ey Halkım adıyla albüm haline getirildi. Ardından, 1977 çıkışlı Not Defterimden albümünde sanatçı, deneysel çalışmalar yaptı: Atonal bir altyapı üzerine Nazım Hikmet şiirlerini koydu ve kendi deyimiyle "şarkıcılığı değil, müzisyenliği” denedi. Ancak dönemin siyasi ortamında bu çalışma fazla ortalarda gözükemedi. Plak çıktıktan kısa bir süre sonra toplatıldı. Plağın toplatılması ise onu oldukça etkiledi ve Kızılok, müziğe bir kez daha ara verdi. 1998'de ise Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün hayatını Atatürk'ün ağzından anlattığı, araştırmalarını, metin yazarlığını, söz ve bestelerini tamamen kendisinin yaptığı veda albümü Mustafa Kemal - Bir Devrimcinin Güncesi ile destansı bir eser meydana getirdi.



Sanatçı, 80'lerin başında ise Bülent Ortaçgil ile tanıştı. İkili Çekirdek Sanatevi projesine başladı ve burada 3 albüm yayımladı. Hatta bu albümlerden birinde olan Olmasın Varsın parçasının sözleri, aynı zamanda bir şair olan Bülent Ecevit’in şiirinden alınmıştı. Bu projede Türkiye'deki alternatif müzik icra eden müzisyenler konserler verip kayıtlar çıkarıyorlardı. Para amacı gütmeyen bu projede, birçok sanatçı ilk sahne deneyimlerini yaşattılar. Bu sanatçılar içinde Erkan Oğur, Yeni Türkü ve Ezginin Günlüğü gibi birçok değerli müzisyen vardı.

Kızılok, kendi hitlerinin yanında aynı zamanda birçok sanatçının eserlerinde katkıda bulundu: 1995'te Fuat Güner ile meşhur MFÖ hiti Sakın Gelme  şarkısının sözlerini yazdı. 2001'de ise Sertab Erener'e Oysa ve Kumsalda şarkılarını verdi: Erener, Kumsalda’yı albümün ilk klip parçası yaptı ve şarkı çok başarılı oldu. Parçanın orijinal demosu ise Kızılok’un Plage Egoiste isimli Fransızca bir eseriydi. Aynı yılın temmuz ayında Bodrum’da sanatçı, 2. defa kalp krizi geçirdi. İstanbul'a getirilen Kızılok'un durumu bir süre düzeldi. Onu ölümden kurtaran hemşire için ise eylül ayında vefat etmeden önce son bir şiir yazdı.

Böylelikle, sanatçının film senaryolarını aratmayan hayatına kısmen de olsa göz attığımızda anlıyoruz ki, ruhumuza işleyen parçalarının ardında çok farklı hikayeler saklı. Modern halk ozanımızın bu eserleri ise her zaman onun gibi ölümsüz kalacak!







15 Maddede The Black Keys Hakkında Az Bilinenler

Kaynak: Wannart







2001 yılında LeBron James’in memleketi Akron / Ohio’da kurulmuş olan alternatif blues rock ikilisi The Black Keys, yayımladığı 8 albümle birlikte neredeyse başarılı basketbolcu gibi bir üne sahip oldu. Gitarlarda Dan Auerbach ve davulda Patrick Carney ile grup, tıpkı The White Stripes ve The Kills gibi iki kişilik bir ekip. Duo’nun ilk albümlerinde çoğunlukla kökenlerine bağlı blues-psychedelic rock ağırlıklı bir hava hakimken özellikle Brothers albümleri sonrası daha çok alternatif rock’a yakın işler üretildi. Bu nedenle de Lonely Boy başta olmak üzere Tighten Up, Howlin For You, Gold On the Ceiling, Little Black Submarines ve Fever gibi hitlerle dünyaca tanınan bir ikili oldular. Biz de grup hakkında sadece çok sıkı takipçilerinin bildiği bilgileri sizler için listeledik.

15) Grubun vokali Dan’in Polonya yahudisi kökenli büyük annesi ve büyük amcası, dünya tarihinin en utanç verici olaylarından olan Holokost’tan sağ kurtulmayı başarmışlar. Bu sayede Dan doğabilmiş ve onun müziği bize ulaşabilmiş.

14) Patrick ise profesyonel anlamda davul çalmaya karar verene kadar hiçbir şekilde kendi davuluna sahip olamamış ve hatta bir müzik dergisi bile alamamış.

13) Dan, ilk solo albümü Keep It Hid’i piyasaya sürmeden önce bu çalışmasını Pat ile paylaştığını söylese de Pat’e göre grup arkadaşı bu albümü çıkaracağını ona söylememiş ve bu yüzden ihanete uğradığını hissetmiş.

12) Ünlü olmalarından önce  Patrick bir telemarketing şirketinde çalışıyordu; Dan ise bir vejetaryen restoranında yemek saatlerinde sahne alıyordu.

11) Dan, Lana Del Rey’in Ultraviolence albümünde West Coast hiti dahil olmak üzere kayıttaki bütün gitarları çaldı ve ayrıca ünlü sanatçıya prodüktörlük de yaptı.

10) Grup, 2009 yılında birçok ünlü rapper’ı konuk ettiği rap rock albümünü Blakroc ismi altında yayımladı. Albümde özellikle What You Do to Me ve On the Vista gibi parçalar dikkat çekti.

9) Turn Blue kayıtlarının spiralli albüm kapağının kullanılmasından önce alternatif olarak düşündükleri görsel, bir filin tuvaletini yaparkenki fotoğrafıydı.

8) Dan, eski karısı Stephanie Gonis ile ayrılırken kendisine 5 milyon doların yanında Bob Dylan’ın saçından bir tutamı da vermek zorunda kaldı.

7) Eski The White Stripes vokali Jack White, Dan Auerbach’ın kendisini taklit ettiği için başarıya ulaştığını açıklamış ve gruba duo oluşları ile müzik tarzları sebebiyle net bir şekilde suçlamıştı.

6) İlk albüm The Big Come Up ve ardından gelen Thickfreakness, Pat’in evinin bodrumunda kaydedilmiş. Hatta Thickfreakness sadece 14 saatlik bir kayıt sürecinin sonunda elde edilmiş.

5) Dan’in The Arcs isimli bir yan projesi var: İki davulcusu bulunan bu garage rock grubu, 2015’te albümleri Yours, Dreamily,'i yayımladı. Albümden Put a Flower in Your Pocket ve Stay in My Corner ise kesinlikle dinlenmeli.

4) Grup, Londra’da çoğu zaman Columbia otelinde kalmayı tercih ediyor. Otelin özelliği ise zamanında Oasis üyelerinin uygunsuz davranışları sebebiyle kaldıkları bu otelden atılmaları ve sonucunda da grubun onlara Columbia parçasını yazması.


3) Grubun ismi The Black Keys, ikilinin arkadaşı sanatçı Alfred McMoore’un sevmediği insanları –piyanodaki- siyah tuşlara benzetmesinden geliyor.

2) Efsane albümleri Brothers’ın albüm kapağını adı üstünde Pat’in kardeşi dizayn etmiş. Görselde sadece “This is an album by the Black Keys. The name of this album is Brothers.” yazıyordu. Albüm, o yılki Grammy’lerde en iyi kapak ödülü aldı.

1)2010 yılındaki Grammy Ödülleri’nde tam 3 ödül birden alan grup, bu törende ise toplamda sadece “15 dakika” kaldı. Bu duruşlarıyla bile onlar gerçek birer rock yıldızları!


Kaynak: NME

U2- Songs of Experience






U2'dan Iphone'ları Darlamayan Sempatik Bir Albüm

U2- Songs of Experience

6/10





         
  1976’da Dublin’de kurulmuş bir müzik çınarı olan efsane grup U2, geçmişten günümüze yayımladığı 13 stüdyo albümüyle de hala üretmeye devam ediyor. Genellikle belli bir dönemde başarılı olmuş bu tarz alternatif pop-rock grupları, zamanında yakaladığı başarıları hayatları boyunca sömürmeye devam eder: En önemli kayıtlarının birkaç remix ve demoyla yeniden sürümünü çıkarırlar ya da hep aynı parçaları konserlerinde sergilerler. U2 bu anlamda çok takdir edilesi bir topluluk; hala üretmekten sıkılmıyorlar. Bunu yaparken de sadece yeni bir albüm piyasaya sürmüş olmak için yapmıyorlar. Özellikle vokalleri Bono’nun da liderliğinde her dönemde sosyo-politik konulara değinen ve böylelikle fazlasıyla toplumcu bir duruş sergileyen parçalara imza atıyorlar. En son olarak Mandela filminin müziği olan Ordinary Love da bunun yüzlerce örneğinden biriydi.


            2017’nin son günlerinde ise 14. Stüdyo albümleri Songs of Experience ile bir kez daha müzikseverlerin karşısına çıkan grup, bu sefer Iphone sahiplerini rahatsız etmeyecek bir yol izlemeyi tercih etmiş: Bir önceki albümleri Songs of Innocence’da Apple ile anlaşan U2, Itunes üzerinden dünyadaki bütün Apple aygıtlarına albümlerini bedava yükletmiş; ancak bu kayıtlarını aygıtlardan -neredeyse- silinemez bir biçimde ekleterek insanlara biraz dayatmıştı. Albüm, dünya çapında 500 milyon insana ulaşsa da antipatikliğin tam kelime karşılığı olabilecek bu sistem sayesinde kayıt çok olumlu eleştiriler almadı. Tabii içeriğindeki parçalar da grubun eski kalitesini aratıyordu. Ancak devam albümü gibi değerlendirebileceğimiz 2017 kayıtlarında grup, dinleyenlerinin yüzünü güldürmeyi başarıyor.

              William Blake’in Songs of Innocence and of Experience isimli şiir koleksiyonundan adını alan bu iki albümlük serinin ikinci parçası, eski U2’dan birçok iz taşımayı başarıyor. Hatta uzun zamandır kaliteli (!) albüm yayımlayamayan grubun bu kaydını, Achtung Baby (1991) albümlerinden beri en başarılı işi olarak görebiliriz. Albüm kapağında Bono’nun oğlu Eli ile grubun gitaristi The Edge’in kızı Sian el ele tutuşuyorlar. İçerik olarak ise daha ilk dinlendiğinde bu pop-rock eseri, albüm kapağındaki o samimiyeti sizlere anında sunabiliyor. Ayrıca albümün şarkı listesinde dikkat çekmese de birçok ünlü konuk isim burada: OneRepublic’in solisti olarak tanıdığımız Ryan Tedder, önceki albüm gibi buraya da el atmış ve birçok parçanın düzenlemesinde gruba yardımcı olmuş. Bunun yanında kaydın en başarılı işlerinden olan Summer of Love’da Lady Gaga back vokal yapıyor. Ayrıca parça, özellikle gitar riff’leri ve yürüyen bas ritimleri ile dinlemesi çok zevk veren bir iş olmuş.


            Lights of Home, birbirinden yetenekli üç kız kardeşin grubu Haim’in My Song 5 parçasının gitarlarını kendine bir nevi sample olarak almış. Ayrıca kızlar, back vokallerde parçaya destek de vermişler. Özellikle değişken temposu ve hareketli nakaratıyla albümün öne çıkan eserlerinden biri. Bunun dışında, You're the Best Thing About Me ise albümün ilk single’ı olarak piyasaya sürülen parçası. Şarkı, albümde ve hatta U2’nun çoğu şarkı sözlerinde genel olarak işlediği gibi sade ifadeleriyle dinleyeni bir anda içine alan bir iş. Hatta grup için rock müziğin “easy-listening”i de denilebilir. Albümdeki ünlü konuk sanatçılar devam ediyor:  Kaydın Fleetwood Mac’i andıran başarılı işlerinden Get Out of Your Own Way’in sonunda ve ardından gelen American Soul’un başında rapper Kendrick Lamar’ı duyabiliyoruz. Hatta American Soul’un nakaratını da Lamar’ın DAMN. albümündeki ambulans altyapılı XXX’te dinleyebilirsiniz.

            Red Flag Day de albümün temposu ve yakalayıcılığıyla öne çıkan eserlerinden biri. Ancak şimdiye kadar ifade ettiğimiz gibi bütün dikkat çeken parçaların hepsini albümün ilk yarısından aldık; çünkü kaydın ikinci yarısı biraz yabancıların “filler” diye ifade ettiği “albümü doldurmak için yapılmış, fazla derin olmayan parçalar”dan ibaret. Bu nedenle albüm, grubun bu muazzam kariyerindeki en önemli işlerden biri sayılabilecekken genel olarak bakıldığında ortalama üstü bir esere dönüşüyor. Üretmeye devam etmeniz dileğiyle!

            

21 Ocak 2018

  



İngiliz Rap Kültürü Grime'dan Keşfetmeniz Gereken 15 Parça

Kaynak: Wannart





   
      2000’lerde Londra’dan çıkıp önce tüm Britanya’yı, daha sonra da dünyayı etkisi altına alan bir müzik akımı Grime. Özellikle UK Garage türünün gettolardaki tempolu ve kısmen karanlık bir hip-hop kültürüyle etkileşime girmesi olarak da ifade edilebilir. Şimdilerde ise İngiliz rap müziği denildiğinde akla ilk gelen akım olan Grime, birçok yeni sanatçıyı da müzik dünyasına kazandırdı. Ayrıca Amerikan müzisyenlerle de birçok iş birliği yapıldı: Tıpkı 2015 Brit Ödülleri’nde Kanye West’in sahneye en ünlü Grime sanatçılarını çıkarması gibi. Esasen İngiltere’nin en önemli müzik ödülü Mercury Prize’ın 2003’te Dizzee Rascal’a gitmesinden sonra 2016 yılında da Skepta’nın Konnichiwa albümüyle ödülü almasıyla akım tam anlamıyla zirveye çıkmış oldu. Hatta ertesi yıl da Stormzy’nin Gang Signs & Prayer albümü ödüle aday gösterildi. Bu nedenle zirvedeki bu müzik türünden keşfetmeniz gereken parçaları sizler için derledik.
           

15) Big Shaq- Man's Not Hot

İngiliz komedyen Michael Dapaah’ın karakteri Big Shaq’ın Man's Not Hot parçası, Grime sanatçılarının çoğunu alaya almasına karşın listemizde kesinlikle olması gereken bir şarkıydı. Hatta çoğu dinleyici, “Two plus two is four. Minus one that's three, quick maths” gibi muazzam sözlere rağmen şarkının bir parodi olduğunu bilmiyor.



14) Tinie Tempah- Girls Like (feat. Zara Larsson)

Tıpkı Eric Turner düeti Written In The Stars ile yaptığı gibi Tinie Tempah, Zara Larsson destekli yaz hiti Girls Like ile de alışık olunan Grime kültürünü burada pop’laştırıyor.



13) Bugzy Malone- Bruce Wayne

Manchester’dan çıkıp ulusal çapta başarılı olabilen ilk Grime sanatçısı Bugzy Malone’un bu şarkısının neredeyse her dizesi Batman göndermeli.



12) Skepta- That's Not Me

MOBO Ödülleri’nde en iyi video ödülünü almış bu klip ise Grime akımın en büyük isimlerinden Skepta’ya ait. Daha sonra ise sanatçı, klibi sadece 80 pound’a çektiğini açıkladı.



11) Wiley- On A Level

Kelime anlamı olarak “kirletmek” ve “kir” anlamına gelen Grime terimini bu akım için ilk kullanan rapper ise Wiley. Bu parçasında ise birçok Grime sanatçısını konuk olarak görebiliyoruz.



10) Giggs- Whippin Excursion

Özellikle Drake’in More Life albümünde yaptığı katkılarla ismini dünyaya duyuran Giggs ise bu akımın en orijinal vokal tonuna sahip isimlerden biri.



9) Devlin- 50 Grand (feat. Skepta)

Jude Law’ın döktürdüğü The Young Pope isimli enfes dizininin jeneriği olan All Along the Watchtower cover’ını yapan Devlin ise Grime’ın “bir nevi” Eminem’i.



8) Jme- Man Don't Care (feat. Giggs)

Ülke çapında büyük hit olan Man Don't Care parçasının sahibi JME ise, Grime’ın önde gelenlerinden Skepta’nın aynı zamanda kardeşi.



7) Stormzy- Know Me From

Son yılların en çok dikkat çeken Grime rapper’ı Stormzy, bu parçasının videosunda annesini konuk edecek kadar fazlasıyla doğal ve eğlenceli bir imaj çiziyor.



6) Skepta- Shutdown

Akımın önde gelenlerinden Skepta’nın en büyük hitlerinden olan Shutdown, sanatçının Mercury Prize’ı evine götürmesinin başlıca sebeplerinden biri.



5) Dizzee Rascal- Bonkers

2014 yapımı “Kingsman: The Secret Service” filminde Eggsy’nin arabayla drift yaptığı sahnede de kullanılan bu parça, akımın ustalarından Dizzee Rascal’ın en başarılı işlerinden biri.



4) Stormzy- Big For Your Boots

Mahallesinin çocuğu Stormzy’nin yine kendi ortamında çektiği klibiyle bu parça, özellikle altyapısıyla ve sözleriyle akımın en etkileyici işlerinden biri oluyor.



3) Bugzy Malone- Moving

16 yaşında hapse girdikten 1 yıl sonra ise çıktığında kendini illegal işlerden arındıran Bugzy Malone, rap hayatına başlamadan önce bir süre profesyonel anlamda boks ile ilgilenmiş. Moving ise hem buna değiniyor hem de motive edici dersler veriyor.



2) Skepta- Man

Skepta’nın en büyük hitlerinden Man, “I was like Nah, sorry man. I only socialize with the crew and the gang.” ve “My mum don't know your mum. Stop telling man you're my cousin” gibi sözleriyle adeta akıllardan çıkmıyor.



1) Stormzy- Shut Up

Stormzy, canlı olarak gerçekleştirdiği bu performansında albümündeki Shut Up’ın üzerine haliyle fazlasını koyuyor ve gerçekten etkilenmemenin imkansız olduğu bir işe imza atıyor. Shut Up!










15 Maddede Yeni Jared Leto'muz Donald Glover

Kaynak: Wannart







            
            Yazar, komedyen, aktör, yönetmen, rapper ve şarkıcı olmak kolay değil; bunların hepsini bir arada yapıp bu çok yönlülüğü en başarılı şekilde icra etmek ise acayip bir durum. 1983 doğumlu Donald Glover ise bu nedenle tek kelimeyle gerçek bir “sanatçı”. Üretmekten hiç yorulmayan Glover, bu anlamda yakışıklı –daha doğrusu güzel- aktör ve müzisyen Jared Leto’ya fazlasıyla benzetiliyor. Onunla dış görünüş anlamında bu benzerliği taşıyacak kadar şanslı olmasa da Glover, hem ödüllü aktör hem de ödüllü müzisyen olmalarıyla birlikte nadir bulunan bu familyanın son fertlerinden biri oluyor. Sanatçıyı daha yakından tanımak isteyenler için biz de 15 maddede bir incelemesini yaptık.

15) New York Üniversitesi’nde drama yazarlığı eğitimi alan Glover, ardından ünlü dizi 30 Rock’ta yazar ve editör olarak çalışmaya başladı.

14) NBC’nin eğlenceli dizisi Community’de 2009 ve 2014 yılları arasında canlandırdığı Troy Barnes karakteriyle de oyunculuktaki ismini duyurdu.

13) Community’deki yeteneği, Peter Parker’ın ölümünden sonra gelen Spider-Man olan Miles Morales’in yaratıcılarına da ilham verdi.



12) Ayrıca komedyenliğe ayrı bir parantez açan sanatçı, kendine özgü stand-up’larıyla da hayran kitlesini genişletti. En başarılı işi ise Weirdo ismini verdiği gösterisi oldu.

11) Bütün bunların yanında bir de müzik piyasasına giren Glover, oyunculuktaki şöhretinin müziğini etkilemesini istemeyerek kendi ismini Wu Tang Name Generator’a yazıp Childish Gambino ismiyle karşılaştı. Böylece bundan sonra müzik dünyasında adı buydu.

10) Childish Gambino, yanına Community’nin müziklerini de yapan film müziği bestecisi dostu Ludwig Göransson’u da alarak birbirinden farklı tarzlarda üç albüm kaydetti.



9) İlk iki albümü Camp ve Because the Internet ile birlikte elektronik müzik etkileşimli alternatif hip-hop tarzında parçalar üretti.

8) İlk albümlerinden Heartbeat, Bonfire, 3005, Crawl ve Sweatpants gibi birbirinden orijinal hitler çıkardı. Aynı zamanda ilk Grammy adaylıklarını aldı.

7) 2015 yılında iki filmde ufak roller aldı: Matt Damon’lı The Martian’da Rich Purnell karakterini, Magic Mike XXL filminde ise Andre rolünü canlandırdı.



6) Ertesi yıl, yaratıcısı ve başrolü olduğu, rap piyasasına değinen komedi dizisi Atlanta’nın ilk sezonu çok başarılı oldu. Hem dizi hem de kendisi, Altın Küre ve Emmy gibi en prestijli iki ödüle layık görüldü. Yönetmenliğini de sayarsak buralardan -en iyi aktör ödülleri dahil- tam 4 ödülü evine götürdü.

5) Küçüklüğünden beri hayranı olduğu Spider-Man’in Tom Holland’lı ilk filmi Homecoming’de Aaron Davis karakterine hayat verdi.

4) Star Wars evreninin vazgeçilmezlerinden Han Solo’nun geçmişini anlatan Solo: A Star Wars Story filminde ise efsane karakter Lando Calrissian’ın gençliğine hayat verdi. Bu arada Glover’ın lise yıllığındaki fotoğrafındaki tişörtünde gördüğümüz gibi ve Ellen’a anlattığı üzere de bir başka küçüklük hayali daha gerçekleşmiş oldu.



3) 1994 yapımı başyapıt The Lion King’in yeniden çevriminde 2019 yılında vizyona girecek filmde baş kahramanımız Simba’yı Glover seslendirecek.

2) 2016’nın sonunda çıkardığı Awaken, My Love! isimli üçüncü albümüyle ise tam anlamıyla “magnum opus”unu icra eden Gambino, bu albümle birlikte ilk iki kaydındaki elektronik soslu hip-hop çizgisinden sıyrılıp, tamamen psychedelic soul, funk ve R&B karışımı bir yola girdi.

1) Awaken, My Love! ile geçmişteki rapper’lığının yanına bir de “gerçek anlamda” şarkıcılığı da ekleyen Gambino, bu albüm ile Grammy Ödülleri’nde “Yılın En İyi Albümü” gibi devasa bir kategoriye aday gösterildi. Albümden ise özellikle Redbone başta olmak üzere Me and Your Mama, Terrified ve Baby Boy gibi birçok hit müzik dünyasıyla buluşturuldu.





15 Ocak 2018

   



The Beatles'ın Modern Müziği Şekillendiren 15 Canlı Performansı

Kaynak: Wannart





   
     The Beatles için ne yazılıp çizilse az: Müzik tarihinin en önemli gruplarından biri olmalarının yanında aynı zamanda dört üye de birer sanat ikonu. Giydikleri kıyafetlerden tutun saç ve sakal tarzlarına kadar her dönemden insanları etkilediler. Hatta şehirleri Liverpool’un ismini de bir futbol takımı ve bir liman adının ötesine taşıdılar. Albümlerinde birçok farklı müzik türünü işlemiş –hatta bazılarını icat etmiş- olmalarının yanında, canlı performansları da ayrı bir değere sahipti. Özellikle “Beatlemania” olarak bile ifade edilen hayran hitlelerinin canlı performanslarındaki çılgınlığı unutulmazdı. Bu nedenlerle biz de The Beatles’ın modern müziği şekillendiren canlı performanslarını –haliyle birçok eksik parçaya sahip olsa da- derledik.

15) She Loves You

1963 yılındaki İsveç konserinde grup, dünyayı istila ettiği ilk yıllardan oldukça pozitif ruhlu bir performans sergiliyor.



14) Sgt. Pepper's Lonely Hearts Club Band / With a Little Help From My Friends

Rolling Stone dergisine göre “gelmiş geçmiş en iyi müzik albümü” olan Sgt. Pepper's Lonely Hearts Club Band’in ilk iki parçası, yıllar sonra grubun yüzde 50’si Paul ve Ringo tarafından icra ediliyor.



13)  Hello, Goodbye

Grubun Sgt. Pepper albümünde yer almasa da bu videoda onları albümün kapağından fırlamış gibi görebildiğimiz performans ise her ne kadar canlı olmasa da dörtlüyü bu şekilde ve “HD” görebilmek önemli.



12) All You Need Is Love

2002 yılındaki bu McCartney performansında sahnede kimler yok ki: Joe Cocker, Eric Clapton ve Rod Stewart bu Beatles klasiğine eşlik ederken sonlara doğru ise sahne daha fazla ünlülerle doluyor.



11) Something

George Harrison’ın vokalde olduğu unutumaz parçalardan Something ise Eric Clapton ile daha ayrı bir güzellikte.



10) Blackbird

McCartney’nin 2004 yılındaki dünyaca ünlü Glastonbury Festivali performansı ise –yanlış ritimde alkış tutanları es geçerseniz- tek kelimeyle büyüleyici.



9) Help!

Bu video da internette kalitesi yüksek nadir The Beatles performanslarından biri olan albüme adını da vermiş unutulmaz klasik Help!’e ait.




8) Let It Be

Paul, 2009 yılında bile her zamanki formunda olduğu bu videoda grubun en çok bilinen hitlerinden olan Let It Be’ye tekrar hayat veriyor.



7) Here Comes the Sun

George Harrison’ın seslendirdiği çoğu Beatles parçası gibi içinde naif tonda gitarları bol başka bir klasik daha burada.



6) Come Together

Lennon’ın solo sanatçı olarak verdiği bu New York konseri ise belki de grubun en değerli işlerinden olan bu parçanın en başarılı canlı performanslarından biri.



5) I Want To Hold Your Hand

1964 yılından takım elbise ve perçemli halleriyle grubumuz, kesinlikle Beatlemania’nın doruk noktalarından birinde.



4) While My Guitar Gently Weeps

George’un bu kadar parçasına yer verip bu şarkıdan bahsetmemek olmaz, hem de bir de Ringo ile Phil Collins davulda, Elton John piyanoda ve Eric Clapton solo gitardaysa...



3) Hey Jude

Grubun en büyük hitlerinden Hey Jude, burada gerçekten dörtlüyü ve seyircileri izlemekten en fazla zevk aldığımız performanslardan birine sahip.



2) Yesterday

1965 yılındaki bu videoda gencecik olan McCartney, bu efsane şarkıyı öyle bir ruhla seslendiriyor ki tekrar tekrar izlemek istiyorsunuz.



1) Don’t Let Me Down


“The Beatles” ve “canlı performans” ögeleri bir araya gelince akıllara tabii ki olmazsa olmaz video olan  30 Ocak 1969 ‘daki çatı performansı geliyor. Grubun dörtlü olarak “son” performansı olan bu konser, polislerden gerekli izin alınmadığından sadece 42 dakika sürüyor. “Across the Universe” filminde de konser bölümünün canlandırmasını izleyebilirsiniz!