Tüketim Çılgınlığına Karşı
M83- "Junk"
7/10
M83,
başta Daft Punk olmak üzere modern elektronik müziğe birçok önemli isim
kazandıran Fransa’dan 15 yıl önce çıkmış bir proje. Anthony Gonzalez
öncülüğündeki grup, çıkardığı 6 albümle kendine özgü “fantastik” bir tarz
yarattı. İlk eserlerinde daha çok shoegaze ve ambient etkileri görünen grup,
patlama yaptıkları albümleri “Saturdays = Youth” ile dream-pop ağırlıklı
karışık tarzlarında art arda hit parçalar çıkardı. Bununla beraber esasen
dünyaca üne kavuşması, 2011’de çıkan ve Grammy’e aday olan başyapıtları “Hurry
Up, We're Dreaming” ile oldu. Albümün çıkış parçası “Midnight City”, özgünlüğü
ile kopya işlerle düğümlenmiş popüler müzik piyasasında uluslararası bir hite
dönüştü. Neredeyse soundtrack olarak kullanılmadığı film/reklam da kalmadı.
Aynı zamanda ardından gelen parçalar “Reunion” ve özellikle bu fantastik tarzın
en duygusal işi “Wait” ile de bu başarısını sürdürdü. 2 yıl sonra da M83, büyük
bütçeli Tom Cruise filmi “Oblivion”ın müziklerini yaptı ve Susanne Sundfør ile yapılan “Oblivion”parçası grubun en büyük hitleri arasına girdi.
2016
Nisan’ında ise grup, buram buram 80’ler kokan yedinci stüdyo albümü “Junk” ile sahalara
döndü. Tür olarak yine kendini evrimleştiren grup, bu sefer bolca synth-pop
ağırlıklı işler sunmuş. Daha çok da eski Amerikan dizilerini anımsatan müzikal
altyapılarla karşımıza çıkıyor. Aslında gerçekten de Gonzalez, son albüm
röportajlarında belirttiği üzere o dönemlerin TV dizilerinin müziklerini daha
coşkulu ve içten bulduğunu belirtiyor. Bu nedenle de o dönemlere ithafen albümü
böyle “retro” bir kalıpta dinleyicilerle buluşturuyor. Hatta albüm tanıtımı
için konuk olduğu Jimmy Kimmel’da döneminin kült dizilerinden “Teen Wolf”un
başrolüne bürünüyor.
Genel
olarak bakıldığında bu albüm ile M83, “birkaç parçasını çalma listenize
atmalık” bir albüm olarak değil de birbirlerine bağlı ve bütün olarak da
dinlenebilen bir eser ortaya çıkabilmiş. Spotify, Deezer, Apple Music vb.
platformların hayatımıza kattığı bolca artının yanı sıra artık yeni çıkan albümlerin
bir bütün olarak dinlenilmemesi kültürünü yaymaları, aslında önemli bir sorun.
Tabii ki piyasa değişti: Albümden ziyade artık daha çok single odaklı bir
sistem var. Ancak bu platformları
sorunun esas kaynağı olarak görmemek lazım; çünkü sanatçılar da artık
yakın geçmişteki gibi kalıcı işler çıkartamıyorlar, esas sorumlu onlar. Bu
anlamda “Junk” içeriği, ismi ve albüm kapağıyla da eleştirdiği üzere bu
“geçiciliğe” karşı bir duruş albümü. Bunu da bir bütün olarak kendisini zevkle
dinleterek başarıyor.
Albümün
çıkış parçası “Do It, Try It”, synth’lerin ustaca kullanıldığı ve hatta “house”
tınılarının da kullanıldığı başarılı bir ilk single olmuş. Albümün en iyi
parçasından biri de denebilir. Bunun dışında, bir başka Fransız sanatçı Mai Lan
da albüme 4 parçada vokal yaparak destek olmuş. Bu parçalardan “Go!” ve “Laser Gun” albümün yine en iyilerinden. Aynı zamanda ünlü gitarist Steve Vai’nin de
“Go!”da katkısı var. Albüme konuk olan başka bir sanatçı da M83 gibi “kendine
has tarz” denince akla ilk gelen müzisyenlerden Beck, “Time Wind”de gruba eşlik
ediyor. Dinleyenlerin de yüzlerini gülümsetiyor. Bunların yanında “Walkway Blues”, albümün en önemli işlerinden biri. Gonzalez’in samimi vokalleri ve bir
de etkileyici enstrüman kullanımıyla ön plana çıkıyor. Bu parçalarla beraber
“Solitude” ise bundan önce “Wait”in albümü dinlerken yaptığı etkiyi bir nevi de
olsa yaratmayı başarıyor. Albümün en derin parçası olarak ifade edilse yanlış
olmaz. Sonuç olarak, söz konusu M83 ise “Junk”, deneysellikten taviz vermeyen
fantastik parçalar dinlemeyi bekleyen her hayranı memnun edebilecek bir yapıt.
Fazlasıyla retro ve pop bir tonda olsa da kayıt, herkes için değil ama bu tarz
müziğe yatkın olan her müzikseverin, grubun ertelenen İstanbul konseri öncesi dinleyebileceği
bir albüm.