Kalpten Bir Geri Dönüş Albümü
The Kooks- "Listen"
7,5/10
Britanya
topraklarından son dönemlerde çıkan en önemli gruplardan The Kooks, 2006
çıkışlı ilk albümü “Inside In/Inside Out” un yarattığı etki sonrası indie rock
piyasasında ciddi bir konum elde etmişti. Buna karşılık grubun solisti Luke
Pritchard’ın “Biz bir pop grubuyuz, bize indie demeyin.” gibi demeçleri ve
bağlı oldukları plak şirketinin aslında hep Virgin Records olması bile yine de
kamuoyundaki algıyı değiştirememiş, The Kooks hep indie olarak akıllara
kazınmıştı. Grup, sonraki iki albümünde ise beklentileri karşılayamamış,
istenen çıkışı yapamamıştı. Bunun yanında son albümleri ile birlikte artık
günümüz rock müziğinin belki de en önemli temsilcilerinden olmuş Arctic Monkeys
ile bütün kariyerleri boyunca kıyaslanmaları da grubu haliyle yıprattı. İki
grubun da 2004 yılında İngiltere’de kurulmuş olması, müzik tarzları, gitar
kullanımları ve sahne enerjileri gibi etkenlerle bu kıyaslama hep olmuş, iki
vokalin birbirleriyle ilgili davranışları da bu rekabeti tetiklemişti. Aslında
iki grup da çok başarılı olan ilk albümleriyle patladıktan sonra İngilizler haklı
olarak ikinci bir britpop dönemi hayali kurup Oasis/Blur kapışması gibi bir
rekabet umuyorlardı; ancak işler beklendiği gibi gitmedi.
The
Kooks ilk albümde “Naive” başta olmak üzere “Ooh La”, “She Moves in Her OwnWay”, “Seaside/ See the World” gibi birçok hit ve diğer parçalarıyla da akıp
giden dopdolu bir albümle dinleyicilerin karşısına çıkınca sonrası için
beklentiler de arttı. İki yıl sonra “Konk” isimli albümleriyle dönen grup,
“Sway”, “Gap” ve “Always Where I Need to Be” gibi başarılı parçalara imza atsa
da albüm, eleştirilerde çoğunlukla debutlerinin gölgesinde kaldı, ki aslında
gayet başarılı bir devamdı. 2011 çıkışlı üçüncü albümleri “Junk of the Heart”
ise bu sefer net bir hayal kırıklığıydı, albümle aynı adı da taşıyan “Junk of the Heart (Happy)” single’ı ile bir nebze eski günlerini anımsatsa da Kooks, bu
albümle birlikte dinleyenleri “mutlu” edemedi.
Bu
yılın eylül ayında ise grup, dördüncü stüdyo kaydı “Listen”ı yayımladı. Önceki
üç albümün prodüktörlük koltuğunda oturan isim Tony Hoffer ile yollar
ayrıldıktan sonra bu kayıtta prodüktörlüğü Pritchard'ın yanında çeşitli müzik
tarzlarına hakim Fraser T. Smith ve Inflo gibi hip-hop sanatçıları üstlendi. Genel
olarak yine ortalama eleştiriler alan albüm, özellikle bu defa grubun müziğinde
prodüktörlerin de etkisiyle elektronik anlamda çeşitli denemeleri bünyesinde
barındırdı. Albümün ilk parçası “Around Town” ile grup, koro eşliğinde
müzikseverleri karşılıyor. Grubun kendine özgü tarzıyla birlikte başarılı ve
ilginç bir çalışma olmuş bu şarkı. Ancak video klibi hakkında bunu söylemek pek
mümkün değil: Hollywood filmlerini aratmayacak şekilde ancak gereksiz bir biçimdeki
klibin böyle bir şarkıya yakıştığını söylemek zor. Sonrasındaki “Forgive & Forget” de oldukça karışık ve değişik bir tatta parça olmuş. Ardından gelen
“Westside” ise albümün en güzel şarkısı. Kooks karakterini yansıtan akustik
gitar riff’leriyle ve melodisiyle tam bir “Inside In/Inside Out” parçası
kıvamında. Aslında nakaratta olduğu gibi elektronik altyapılar bu parçada da
yaygın şekilde kullanılmış. Kendini defalarca rahatlıkla dinletebiliyor. Dördüncü
parça “See Me Now”, Luke Pritchard’ın küçük yaşta kaybettiği babasına yazılmış
sözleriyle dikkat çeken bir balad. Sonrasında gelen “It Was London” ve “Bad Habit” de tipik Kooks enerjikliğiyle dolu “olmuş” dedirten diğer parçalar.
Albümdeki
esas sıkıntı ise ilk single olarak piyasaya sürülen “Down”. Parça herhalde 10
dakikada doğaçlama falan yazıldı dedirten bir nakaratı var çünkü. Hem de
yıllardır Kooks’tan hit bekleyen hayranları için grubun bu şarkıyla bir geri
dönüş yapması, hatta parçayı albüme almak bile pek mantıklı değil gibi. Sırf bu
single yüzünden birçok dinleyici albüme önyargılı yaklaşıp dinlemek istememiş
de olabilir. Bunun dışında, “Are We Electric” bir başka öne çıkan parça olmuş.
Synth ile çoklu vokaller de birlikte kullanılmış herhangi bir MGMT şarkısı gibi
tınlayan parçanın grubun müziğine derinlik kattığı söylenebilir. Başarılı bir
kapanış olan son şarkı “Sweet Emotion” ile “She's the woman that's on your mind”
sözleri dinleyenlerin hafızasına mutlulukla kazınıyor.
Grup,
festivallerde son çıkan “headliner” grup statüsünü bile yavaştan kaybetmeye
başladı ve büyük organizasyonlarda artık gün ışığında seyircilerle buluşuyor. (Glastonbury’de yan sahnede sürpriz sanatçı
olarak gece çıktılar.) Öyle
ki Hollanda’daki Pinkpop Festivali’nde de bu yıl, grup, sabah çaldıkları konserleri
sonrası sahneyi 91’li Ed Sheeran’a bıraktı. Bir zamanlar rakipleri olarak lanse
edilen Monkeys ise, Kooks’tan iki sanatçı daha sonra aynı gün aynı sahnede
performans sergiledi. Aslında Kooks’un istenilen noktaya gelememesinin başlıca
iki sebebi var: Öncelikle, sahne. Canlı performansları, albüm kayıtlarının
kalitesinden çok uzakta, bunun yanında ne yazık ki konser setlist’lerinin çoğu
hala ilk albümden oluşuyor, gruptaki eleman değişiklikleri sonrası yeni
gelenlerle sanki kimya uyuşmuyor ve bununla birlikte özellikle Pritchard başta
olmak üzere grup, sahnede fazlasıyla özensiz bir imaj çiziyor. Kendisi eskiden
olduğu gibi kesinlikle yeni parçalarda da sahnede gitar da çalmalı. İkinci
olarak da daha önce de belirtildiği üzere Kooks, ilk albümlerinin üstüne çıkamamasına
rağmen Arctic Monkeys, özellikle “Suck It and See” sonrası “AM” ile kendini
fazlasıyla kanıtladı. Bu iki etken sürdükçe The Kooks da içinde bulunduğu
durumdan çıkamayacak; ancak şu da bir gerçek ki “Listen” eski günlere dönüş ve
hatta grubun daha önemli işlerinin gelebilmesi için de kesinlikle umut dolu bir
albüm. Bu nedenle eserin adını “dinle” koyan gruba katılmamak elde değil, parçalarıyla,
farklı tarz denemeleriyle ve kalplerini ortaya koydukları kapağıyla da albümün
adının hakkını verip “Biz buradayız ve sonrası için hazırlanıyoruz” diyor “Listen”,
“dinlenilesi” bir kayıt olduğunu da bizlere bu şekilde ifade ediyor.