13 Eylül 2014

Jason Mraz- "Yes!"






Olgunluk Döneminde Bir Optimist

Jason Mraz- "Yes!"


7/10






     
      Kariyerine 2000 yıllarının başlarında San Diego’da bir kahve dükkanında başlayan Jason Mraz, kendi yazdığı şarkılarıyla kahvelerini yudumlayan insanlara 3 yıl boyunca haftada bir gün müzik yaptı. Bu süreç içinde ise daha sonra ona sahnede eşlik edecek perküsyoncu Toca Rivera ile tanıştı. Birkaç canlı performans ve EP albümlerinden sonra çıkardığı ilk albümü “Waiting for My Rocket to Come” ile Mraz, onu sonunda kahve dükkanından çıkartacak (hatta ileride Café Gratitude adlı ünlü bir restoranın sahibi bile yapacak) olan başarı dolu bir müzik macerasına atıldı. Yer yer reggae ve surf rock soslu pozitif bir pop-rock albümü olan bu eser, özellikle “The Remedy” ve “Curbside Prophet” gibi parçalarla oldukça dikkat çekti ve hatta şarkıcı bu sayede, Tracy Chapman’ın Londra konserinin açılışını bile yaptı. Sanatçı, esas ticari çıkışını ise 2005 yılında piyasaya sürdüğü “Mr. A-Z” albümü ile yapıp kendine has tarzını da korudu ve hatta geliştirdi. Ünlü yönetmen Çağan Irmak’ın “Tamam Mıyız?” filminde de kullanılan albümün ilk şarkısı “Life Is Wonderful”, “Mr. A-Z” adına gönderme yapan parça “Wordplay”, samimiyet dolu olan “Plane” ve tabii albümün esas hiti “Geek in the Pink” ile Jason Mraz kendi alanında büyük bir çıkış yakaladı.




            Şarkıcıyı “mainstream” diye tabir edilen ana akım piyasasına çıkartan albüm ise üç yıl sonra yayımladığı “We Sing. We Dance. We Steal Things.” oldu. Albüm çıkmadan önce ise, orijinal bir yöntemle parçaların canlı performans versiyonları, EP’ler halinde üçe bölünerek (We Sing, We Dance & We Steal Things) birer ay aralıklarla dinleyicilerle önceden buluştu. Tarzını biraz daha hafifleten sanatçının bu albümünün çıkış parçası “I’m Yours” tam anlamıyla Mraz’ın ismini bütün dünyaya duyurup büyük bir hit olurken Colbie Caillat ile birlikte söylediği “Lucky” ise yine o dönemde radyolarda en çok çalınan parçalardan biri haline geldi. Albümden ayrıca “Love for a Child” ve “A Beautiful Mess” gibi parçalar da dikkat çekti. Bunun sonrasında 4 yıllık bir aranın ardından “Love Is a Four Letter Word” isimli albümü piyasaya süren Mraz, bu albümdeki “I Won’t Give Up” ile yine önemli bir başarı yakaladı, ayrıca “93 Million Miles” ve “The Woman I Love” da yine kendi alanında başarılı single’lardı; ancak önceki albümün ticari başarısı yakalanamadı ve bu eser o albümün gerisinde kaldı.


Toca Rivera ile birlikte
            Jason Mraz, bu yılın temmuz ayında ise beşinci albümü “Yes!” ile dinleyenlerin karşısına çıktı. Öncelikle söylemek gerekir ki daha önce herhangi bir Mraz albümü dinlemiş bir kimse, bu albümün temposunun oldukça düşük olduğunun rahatlıkla farkına varabilir. Hatta kendi ismiyle değil de “Jason Mraz Acoustic” adıyla bile piyasaya sürülebilirdi albüm. Yani bu olgunluk dönemi eseri, ilginç bir şekilde gerçekten alışık olunan Mraz havasında değil. Aslında tabii ki sanatçının o her zamanki optimistliği ve albümün aşk şarkılarından oluşması yine bilinen şekilde olmuş ancak müzik, altyapı olarak cidden biraz fazla yavaşlamış. Zaten ilk albümündeki enerjiyi şarkıcıdan beklemek pek mümkün değil; çünkü zamanla birlikte giderek parçaların temposunun düştüğü ve Mraz’ın artık bu yönde yol almak istediği çok açık. Buna rağmen albüm genel anlamda değerlendirildiğinde ise “Yes!”i oluşturan bu tarzdaki hafif ve samimi parçalar gerçekten insanı boğmayacak rahat bir şekilde, keyifle dinlenecek yapıda olmuş. Albümde birbirine benzeyen birçok parça bulunsa da aslında albüm tamamen dinlenildiğinde bu benzerliklerin birbirini tamamladığı ve aslında şarkıların ahengin birer parçaları olduğu fark ediliyor. Bu nedenle de kolayca dinlenebilen ve rutine rağmen ilginç bir şekilde insanı sıkmayan bir albüm.



            Albümün ön plana çıkan parçaları olarak intro ertesinde albümün açılışını yapan “Love Someone” dikkat çekiyor. Aynı zamanda çıkış parçası olarak belirlenen parça, albümün geri kalanı için dinleyiciye fikir de veriyor. Hemen ardından gelen “Hello, You Beautiful Thing” ise akılda kalıcı nakaratıyla müzikseverleri yakalıyor. Sonrasında “Long Drive”da Jason Mraz, uzun bir yolculuk sırasında kız arkadaşıyla sırf daha fazla süre birlikte kalabilmek için ondan arabayı yavaş kullanmasını sakince rica ediyor. Ardından “Everywhere” ile tempoyu yükselten şarkıcı, kelime oyunlarıyla dolu şarkı sözleri ve enerjik melodisiyle ilk albümlerini anıyor. Aslında belki de bu şarkı tadında birkaç parça daha olsaydı albüm gerçekten çok daha dolu bir karaktere sahip olacaktı. Bunların yanında “Quiet” gitarları ve çoklu vokalleri, “3 Things” James Blunt parçalarını andıran düzenlemesi ve “You Can Rely On Me” de John Mayer’ın “Continuum”daki işlerine benzeyen yapısıyla öne çıkan diğer parçalar oluyorlar.







            Ünlü indie-folk grubu Bright Eyes’ın değişmez parçası ve Conor Oberst’in yakın dostu Mike Mogis, albümde Mraz ile birlikte prodüktörlük görevini üstlenen bir diğer isimdi. Onun bu albümde bulunması da “Yes!”in temposunu düşük düzeyde tutan bir başka sebep olabilir; çünkü Mogis de kariyeri boyunca genelde akustik projelerde bulunmuş bir isim. Ancak bu enerji düşüklüğünün dışında albüm, özellikle sanatçıyı “I Won’t Give Up” ve “Lucky” gibi slow parçalarla tanıyan müzikseverler için beklentileri karşılayan, genel anlamda ise yine içinde birçok orta tempo hiti barındıran kaliteli bir Jason Mraz eseri. Bu nedenlerle albümün adına da ithafen “evet!” demek gerekir, tavsiye edilebilir bir albüm: “Yes!”