26 Eylül 2014

The Kooks- "Listen"






Kalpten Bir Geri Dönüş Albümü

The Kooks- "Listen"




7,5/10




Britanya topraklarından son dönemlerde çıkan en önemli gruplardan The Kooks, 2006 çıkışlı ilk albümü “Inside In/Inside Out” un yarattığı etki sonrası indie rock piyasasında ciddi bir konum elde etmişti. Buna karşılık grubun solisti Luke Pritchard’ın “Biz bir pop grubuyuz, bize indie demeyin.” gibi demeçleri ve bağlı oldukları plak şirketinin aslında hep Virgin Records olması bile yine de kamuoyundaki algıyı değiştirememiş, The Kooks hep indie olarak akıllara kazınmıştı. Grup, sonraki iki albümünde ise beklentileri karşılayamamış, istenen çıkışı yapamamıştı. Bunun yanında son albümleri ile birlikte artık günümüz rock müziğinin belki de en önemli temsilcilerinden olmuş Arctic Monkeys ile bütün kariyerleri boyunca kıyaslanmaları da grubu haliyle yıprattı. İki grubun da 2004 yılında İngiltere’de kurulmuş olması, müzik tarzları, gitar kullanımları ve sahne enerjileri gibi etkenlerle bu kıyaslama hep olmuş, iki vokalin birbirleriyle ilgili davranışları da bu rekabeti tetiklemişti. Aslında iki grup da çok başarılı olan ilk albümleriyle patladıktan sonra İngilizler haklı olarak ikinci bir britpop dönemi hayali kurup Oasis/Blur kapışması gibi bir rekabet umuyorlardı; ancak işler beklendiği gibi gitmedi.




The Kooks ilk albümde “Naive” başta olmak üzere “Ooh La”, “She Moves in Her OwnWay”, “Seaside/ See the World” gibi birçok hit ve diğer parçalarıyla da akıp giden dopdolu bir albümle dinleyicilerin karşısına çıkınca sonrası için beklentiler de arttı. İki yıl sonra “Konk” isimli albümleriyle dönen grup, “Sway”, “Gap” ve “Always Where I Need to Be” gibi başarılı parçalara imza atsa da albüm, eleştirilerde çoğunlukla debutlerinin gölgesinde kaldı, ki aslında gayet başarılı bir devamdı. 2011 çıkışlı üçüncü albümleri “Junk of the Heart” ise bu sefer net bir hayal kırıklığıydı, albümle aynı adı da taşıyan “Junk of the Heart (Happy)” single’ı ile bir nebze eski günlerini anımsatsa da Kooks, bu albümle birlikte dinleyenleri “mutlu” edemedi.


Bu yılın eylül ayında ise grup, dördüncü stüdyo kaydı “Listen”ı yayımladı. Önceki üç albümün prodüktörlük koltuğunda oturan isim Tony Hoffer ile yollar ayrıldıktan sonra bu kayıtta prodüktörlüğü Pritchard'ın yanında çeşitli müzik tarzlarına hakim Fraser T. Smith ve Inflo gibi hip-hop sanatçıları üstlendi. Genel olarak yine ortalama eleştiriler alan albüm, özellikle bu defa grubun müziğinde prodüktörlerin de etkisiyle elektronik anlamda çeşitli denemeleri bünyesinde barındırdı. Albümün ilk parçası “Around Town” ile grup, koro eşliğinde müzikseverleri karşılıyor. Grubun kendine özgü tarzıyla birlikte başarılı ve ilginç bir çalışma olmuş bu şarkı. Ancak video klibi hakkında bunu söylemek pek mümkün değil: Hollywood filmlerini aratmayacak şekilde ancak gereksiz bir biçimdeki klibin böyle bir şarkıya yakıştığını söylemek zor. Sonrasındaki “Forgive & Forget” de oldukça karışık ve değişik bir tatta parça olmuş. Ardından gelen “Westside” ise albümün en güzel şarkısı. Kooks karakterini yansıtan akustik gitar riff’leriyle ve melodisiyle tam bir “Inside In/Inside Out” parçası kıvamında. Aslında nakaratta olduğu gibi elektronik altyapılar bu parçada da yaygın şekilde kullanılmış. Kendini defalarca rahatlıkla dinletebiliyor. Dördüncü parça “See Me Now”, Luke Pritchard’ın küçük yaşta kaybettiği babasına yazılmış sözleriyle dikkat çeken bir balad. Sonrasında gelen “It Was London” ve “Bad Habit” de tipik Kooks enerjikliğiyle dolu “olmuş” dedirten diğer parçalar.





Albümdeki esas sıkıntı ise ilk single olarak piyasaya sürülen “Down”. Parça herhalde 10 dakikada doğaçlama falan yazıldı dedirten bir nakaratı var çünkü. Hem de yıllardır Kooks’tan hit bekleyen hayranları için grubun bu şarkıyla bir geri dönüş yapması, hatta parçayı albüme almak bile pek mantıklı değil gibi. Sırf bu single yüzünden birçok dinleyici albüme önyargılı yaklaşıp dinlemek istememiş de olabilir. Bunun dışında, “Are We Electric” bir başka öne çıkan parça olmuş. Synth ile çoklu vokaller de birlikte kullanılmış herhangi bir MGMT şarkısı gibi tınlayan parçanın grubun müziğine derinlik kattığı söylenebilir. Başarılı bir kapanış olan son şarkı “Sweet Emotion” ile “She's the woman that's on your mind” sözleri dinleyenlerin hafızasına mutlulukla kazınıyor.



Grup, festivallerde son çıkan “headliner” grup statüsünü bile yavaştan kaybetmeye başladı ve büyük organizasyonlarda artık gün ışığında seyircilerle buluşuyor. (Glastonbury’de yan sahnede sürpriz sanatçı olarak gece çıktılar.) Öyle ki Hollanda’daki Pinkpop Festivali’nde de bu yıl, grup, sabah çaldıkları konserleri sonrası sahneyi 91’li Ed Sheeran’a bıraktı. Bir zamanlar rakipleri olarak lanse edilen Monkeys ise, Kooks’tan iki sanatçı daha sonra aynı gün aynı sahnede performans sergiledi. Aslında Kooks’un istenilen noktaya gelememesinin başlıca iki sebebi var: Öncelikle, sahne. Canlı performansları, albüm kayıtlarının kalitesinden çok uzakta, bunun yanında ne yazık ki konser setlist’lerinin çoğu hala ilk albümden oluşuyor, gruptaki eleman değişiklikleri sonrası yeni gelenlerle sanki kimya uyuşmuyor ve bununla birlikte özellikle Pritchard başta olmak üzere grup, sahnede fazlasıyla özensiz bir imaj çiziyor. Kendisi eskiden olduğu gibi kesinlikle yeni parçalarda da sahnede gitar da çalmalı. İkinci olarak da daha önce de belirtildiği üzere Kooks, ilk albümlerinin üstüne çıkamamasına rağmen Arctic Monkeys, özellikle “Suck It and See” sonrası “AM” ile kendini fazlasıyla kanıtladı. Bu iki etken sürdükçe The Kooks da içinde bulunduğu durumdan çıkamayacak; ancak şu da bir gerçek ki “Listen” eski günlere dönüş ve hatta grubun daha önemli işlerinin gelebilmesi için de kesinlikle umut dolu bir albüm. Bu nedenle eserin adını “dinle” koyan gruba katılmamak elde değil, parçalarıyla, farklı tarz denemeleriyle ve kalplerini ortaya koydukları kapağıyla da albümün adının hakkını verip “Biz buradayız ve sonrası için hazırlanıyoruz” diyor “Listen”, “dinlenilesi” bir kayıt olduğunu da bizlere bu şekilde ifade ediyor.