Artık Çok Daha Olgun
Athena- "Altüst"
7,5/10
Ülkemizde son yıllardaki rock müzik grupları
denildiğinde akla hemen gelen birkaç isim vardır: Athena, Duman, Kurban, Mor ve
Ötesi gibi gruplar 2000’li yılların başında piyasada büyük çıkış yakalamışlar ve
kendilerinden sonra gelen sanatçıları da fazlasıyla etkilemişlerdir. Bu nedenle
ülkemizden yeni çıkan müzisyenler de daha ağırlıklı “alternatif rock” tadında işler
yapmışlardır. Gerçi son zamanlarda her yerde gereksiz bir şekilde karşımıza
çıkan arabesk soslu pop-rock grupları piyasayı işgal etmiş olsa da sınırlı
sayıda birkaç sanatçı, hala kendi müziğini yapabiliyor. Athena da başarılı bir
şekilde bu azınlıktaki yerini koruyan gruplardan. Aynı zamanda grup, hem
çizgisini koruyor hem de gitgide kendi müziğini geliştiriyor. Yaptıkları her
albümde yeni hitler çıkarmaya devam ediyor; çoğu grubun da aksine eski
parçalarına takılıp kalmıyor.
Sekizinci stüdyo albümleri “Altüst” ile sahalara geri
dönen Athena, bu kayıt ile birlikte tarzlarının sınırlarını da genişletiyor.
Albümde birçok farklı tarzda parçaya yer veren grup, özellikle değişen
kadrosuyla da müziğine farklı tatlar katıyor. Öncelikle, klavyenin fazlasıyla
kullanılması, albümü ilk dinleyişte hemen hissedilebilen değişikliklerden biri.
Bunun yanında, buram buram “trash metal” kokan ilk albümleri “One Last Breath”ten sonraki albümleriyle Jamaika’dan “ska” müziğini ülkemize “getirmiş”
Athena’nın, “Yamyam Zurna” ile bu sefer bir başka Jamaika değeri “reggae”
sularında da yüzmesi yine başka bir değişiklik. En dikkat çekici değişim ise
grubun müziğinin pozitif enerjisinin bu albümde çok fazla görülemiyor olması:
Daha olgun, daha “indie”, daha” psychedelic”, hatta daha karamsar bir Athena
var bu defa karşımızda. Grubun Milliyet yazarı Mehmet Tez’e verdiği röportajdan
da bunu anlayabilmek mümkün: Gökhan Özoğuz, “Bu albümdeki şarkıların hiçbirinde
güneş açmaz. En neşeli şarkıda bile buruk bir ton vardır.” diyerek albümü yapma
sürecinde grubun özellikle “Gezi Parkı” olaylarından fazlasıyla etkilendiğini
ifade ediyor.
Albümün öne çıkan parçalarında ise öncelikle “Ses Etme” dikkat çekiyor: Gitarların ve vokalin olgunluğu ile grubun müziğini
gerçekten çok derinleştirmiş. Oldukça sade ritimleriyle ve enstrümanların da yerinde
kullanımıyla parça gerçekten keyifle dinleniyor. Bunun dışında, albümün ilk
parçası “Davet” de özellikle gitarlarıyla ve Athena’nın o bilindik enerjisiyle
hemen akıllara kazınan bir şarkı olmuş. Bu arada albümdeki bütün şarkılarda
gitarlar çok başarılı. Önceki albümlerde de her zaman olduğu gibi gitar grubu
havasındaydı Athena ama “Altüst” ile birlikte özellikle şarkı yazma konusunda
ve yaratıcılık anlamında gitarlar başta olmak üzere enstrümanlar cidden çok
olgun bir yapıya sahip. Yunus Emre’nin sözlerinin 1974 tarihli oldukça psychedelic
Mazhar-Fuat (Özkan Uğur daha gruba katılmamıştı) yorumuyla akıllarda kalmış
“Adımız Miskindir Bizim”in Mazhar Alanson destekli cover’ı ise albümün bir
başka dikkat çeken parçası. Gökhan’ın vokalleri bu parçada albümün genelinde
olduğundan daha başarılı geliyor; çünkü vokaller, albümün çoğu parçasında sanki
fazla kirli ve dağınık bir şekilde gibi. Bu parçaların yanında albümün ilk klip
parçası “Kafama Göre” ise koro vokalleri
ve temposuyla yine “her zamanki Athena”dan çıkmış gibi. Hatta sözleri ile de
Coca-Cola reklamında kullanılan Sinatra’nın ”My Way”inin aranjmanı “Ben Böyleyim” ile oldukça benziyorlar. Bunların yanı sıra, albümün kapanış parçası
“psychedelic” klavyeleriyle 10 dakikalık “Bela” ile Hakan Özoğuz’un “Gezi
Parkı” olayları ertesinde kaleme aldığı, özellikle nakarat bölümüyle akılda
kalan “Üç Lira Bir Anahtar” dikkat çekiyorlar.
Aslında “Altüst”ün, “Serseri Mayın” ve “Arsız Gönül”
gibi hitler içeren 2010 çıkışlı “Pis” albümüyle de kıyasla aralarında çok bir
fark yok: Sadece o albümde herkesin alışık olduğu eğlendiren Athena hitleri
daha fazlaydı. Bunun da yanında albüm baştan sona gerçekten çok başarılı bir
kayıttı. Şimdiki albüm ise, Kurt Cobain’in anısına ithaf edilen 2006 yapımlı
EP’leri “İt” ile oldukça benzer bir yapıda. O albümdeki “Kayıp”, “Yalan” ve “5 Karış” gibi parçaların tadı bu albümde de hissedilebiliyor ya da buradaki
parçalar “Her Şey Yolunda”daki “An” derinliğinde gibi etki ediyor. Sert
şarkılardaki “garage rock” kirliliği ve yavaş şarkılardaki gitarlarla birlikte
“İt”in, şimdiki albüme en yakın Athena işi olduğu bu nedenlerle söylenebilir.
Ancak “Pis” ile veya ilk dönemlerdeki albümlerle birlikte değerlendirildiğinde
“Altüst” biraz daha farklı bir konumda. Bu nedenle alışık olunan çizgiden de
uzak olması, albümün değerini ister istemez etkiliyor. Itunes’da albümün “indie
rock” adı altında yayımlanması bile grubun imajının dahi değiştiğini bize
gösteriyor.
Yine de belirtmek gerekir ki albümün en büyük özelliği,
dinledikçe kendini sevdiren parçalara sahip olması. Bunun yanında grubun
kendini tekrarlamaması, eskiden yaptığı işlerle çok benzer parçalar çıkarmak
istememesi bile oldukça saygı duyulası bir yaklaşım. Bu nedenlerle, günümüzde
bu ülkede çıkan işlere bakıldığında “Altüst”, cidden aralarında önemli bir
konuma sahip; çünkü piyasa cidden çok ilginç bir durumda. Alternatif projelerin
hepsi birer birer dağılıyor: Örneğin “Hayat” isimli harika bir albüm yapıp
sonra sessizliğe bürünen “Sakin” grubu ve bu yıl Ayşe Hatun Önal’ın klibinde
yeni imajıyla, tarzıyla oldukça şaşırtan grubun eski solisti “Onurr” (!) , Kaan
Boşnak’ın “Yüzyüzeyken Konuşuruz”un abartılmış bir proje olduğunu belirtip
dağıldığını Facebook üzerinden duyurması ve işin daha da komiği bir hafta sonra şaka yaptık dağılmıyoruz demeleri, Redd’in olaylı bir şekilde
ayrıldıklarını Twitter üzerinden paylaşması, bunlar gibi daha birçok örnek ve
tabii giderek artan arabesk soslu pop-rock, piyasayı cidden yok ediyor. Bu yıl
Ekşi Sözlük’ün yazarlarının da değindiği üzere “Türkiye'de rock müziğin bitmesi”
başlığı ise, aslında maalesef fiilen doğru sayılabilen bir yaklaşım. Böyle bir
ortamda ise Athena’nın bu kadar cesur bir albüme imza atmış olması, “Altüst”ü
her anlamda çok değerli bir konuma yerleştiriyor.