27 Ocak 2015

Athena- "Altüst"





Artık Çok Daha Olgun

Athena- "Altüst"


7,5/10



Ülkemizde son yıllardaki rock müzik grupları denildiğinde akla hemen gelen birkaç isim vardır: Athena, Duman, Kurban, Mor ve Ötesi gibi gruplar 2000’li yılların başında piyasada büyük çıkış yakalamışlar ve kendilerinden sonra gelen sanatçıları da fazlasıyla etkilemişlerdir. Bu nedenle ülkemizden yeni çıkan müzisyenler de daha ağırlıklı “alternatif rock” tadında işler yapmışlardır. Gerçi son zamanlarda her yerde gereksiz bir şekilde karşımıza çıkan arabesk soslu pop-rock grupları piyasayı işgal etmiş olsa da sınırlı sayıda birkaç sanatçı, hala kendi müziğini yapabiliyor. Athena da başarılı bir şekilde bu azınlıktaki yerini koruyan gruplardan. Aynı zamanda grup, hem çizgisini koruyor hem de gitgide kendi müziğini geliştiriyor. Yaptıkları her albümde yeni hitler çıkarmaya devam ediyor; çoğu grubun da aksine eski parçalarına takılıp kalmıyor.



Sekizinci stüdyo albümleri “Altüst” ile sahalara geri dönen Athena, bu kayıt ile birlikte tarzlarının sınırlarını da genişletiyor. Albümde birçok farklı tarzda parçaya yer veren grup, özellikle değişen kadrosuyla da müziğine farklı tatlar katıyor. Öncelikle, klavyenin fazlasıyla kullanılması, albümü ilk dinleyişte hemen hissedilebilen değişikliklerden biri. Bunun yanında, buram buram “trash metal” kokan ilk albümleri “One Last Breath”ten sonraki albümleriyle Jamaika’dan “ska” müziğini ülkemize “getirmiş” Athena’nın, “Yamyam Zurna” ile bu sefer bir başka Jamaika değeri “reggae” sularında da yüzmesi yine başka bir değişiklik. En dikkat çekici değişim ise grubun müziğinin pozitif enerjisinin bu albümde çok fazla görülemiyor olması: Daha olgun, daha “indie”, daha” psychedelic”, hatta daha karamsar bir Athena var bu defa karşımızda. Grubun Milliyet yazarı Mehmet Tez’e verdiği röportajdan da bunu anlayabilmek mümkün: Gökhan Özoğuz, “Bu albümdeki şarkıların hiçbirinde güneş açmaz. En neşeli şarkıda bile buruk bir ton vardır.” diyerek albümü yapma sürecinde grubun özellikle “Gezi Parkı” olaylarından fazlasıyla etkilendiğini ifade ediyor.



Albümün öne çıkan parçalarında ise öncelikle “Ses Etme” dikkat çekiyor: Gitarların ve vokalin olgunluğu ile grubun müziğini gerçekten çok derinleştirmiş. Oldukça sade ritimleriyle ve enstrümanların da yerinde kullanımıyla parça gerçekten keyifle dinleniyor. Bunun dışında, albümün ilk parçası “Davet” de özellikle gitarlarıyla ve Athena’nın o bilindik enerjisiyle hemen akıllara kazınan bir şarkı olmuş. Bu arada albümdeki bütün şarkılarda gitarlar çok başarılı. Önceki albümlerde de her zaman olduğu gibi gitar grubu havasındaydı Athena ama “Altüst” ile birlikte özellikle şarkı yazma konusunda ve yaratıcılık anlamında gitarlar başta olmak üzere enstrümanlar cidden çok olgun bir yapıya sahip. Yunus Emre’nin sözlerinin 1974 tarihli oldukça psychedelic Mazhar-Fuat (Özkan Uğur daha gruba katılmamıştı) yorumuyla akıllarda kalmış “Adımız Miskindir Bizim”in Mazhar Alanson destekli cover’ı ise albümün bir başka dikkat çeken parçası. Gökhan’ın vokalleri bu parçada albümün genelinde olduğundan daha başarılı geliyor; çünkü vokaller, albümün çoğu parçasında sanki fazla kirli ve dağınık bir şekilde gibi. Bu parçaların yanında albümün ilk klip parçası “Kafama Göre” ise  koro vokalleri ve temposuyla yine “her zamanki Athena”dan çıkmış gibi. Hatta sözleri ile de Coca-Cola reklamında kullanılan Sinatra’nın ”My Way”inin aranjmanı “Ben Böyleyim” ile oldukça benziyorlar. Bunların yanı sıra, albümün kapanış parçası “psychedelic” klavyeleriyle 10 dakikalık “Bela” ile Hakan Özoğuz’un “Gezi Parkı” olayları ertesinde kaleme aldığı, özellikle nakarat bölümüyle akılda kalan “Üç Lira Bir Anahtar” dikkat çekiyorlar.


Aslında “Altüst”ün, “Serseri Mayın” ve “Arsız Gönül” gibi hitler içeren 2010 çıkışlı “Pis” albümüyle de kıyasla aralarında çok bir fark yok: Sadece o albümde herkesin alışık olduğu eğlendiren Athena hitleri daha fazlaydı. Bunun da yanında albüm baştan sona gerçekten çok başarılı bir kayıttı. Şimdiki albüm ise, Kurt Cobain’in anısına ithaf edilen 2006 yapımlı EP’leri “İt” ile oldukça benzer bir yapıda. O albümdeki “Kayıp”, “Yalan” ve “5 Karış” gibi parçaların tadı bu albümde de hissedilebiliyor ya da buradaki parçalar “Her Şey Yolunda”daki “An” derinliğinde gibi etki ediyor. Sert şarkılardaki “garage rock” kirliliği ve yavaş şarkılardaki gitarlarla birlikte “İt”in, şimdiki albüme en yakın Athena işi olduğu bu nedenlerle söylenebilir. Ancak “Pis” ile veya ilk dönemlerdeki albümlerle birlikte değerlendirildiğinde “Altüst” biraz daha farklı bir konumda. Bu nedenle alışık olunan çizgiden de uzak olması, albümün değerini ister istemez etkiliyor. Itunes’da albümün “indie rock” adı altında yayımlanması bile grubun imajının dahi değiştiğini bize gösteriyor.


Yine de belirtmek gerekir ki albümün en büyük özelliği, dinledikçe kendini sevdiren parçalara sahip olması. Bunun yanında grubun kendini tekrarlamaması, eskiden yaptığı işlerle çok benzer parçalar çıkarmak istememesi bile oldukça saygı duyulası bir yaklaşım. Bu nedenlerle, günümüzde bu ülkede çıkan işlere bakıldığında “Altüst”, cidden aralarında önemli bir konuma sahip; çünkü piyasa cidden çok ilginç bir durumda. Alternatif projelerin hepsi birer birer dağılıyor: Örneğin “Hayat” isimli harika bir albüm yapıp sonra sessizliğe bürünen “Sakin” grubu ve bu yıl Ayşe Hatun Önal’ın klibinde yeni imajıyla, tarzıyla oldukça şaşırtan grubun eski solisti “Onurr” (!) , Kaan Boşnak’ın “Yüzyüzeyken Konuşuruz”un abartılmış bir proje olduğunu belirtip dağıldığını Facebook üzerinden duyurması ve işin daha da komiği bir hafta sonra şaka yaptık dağılmıyoruz demeleri, Redd’in olaylı bir şekilde ayrıldıklarını Twitter üzerinden paylaşması, bunlar gibi daha birçok örnek ve tabii giderek artan arabesk soslu pop-rock, piyasayı cidden yok ediyor. Bu yıl Ekşi Sözlük’ün yazarlarının da değindiği üzere “Türkiye'de rock müziğin bitmesi” başlığı ise, aslında maalesef fiilen doğru sayılabilen bir yaklaşım. Böyle bir ortamda ise Athena’nın bu kadar cesur bir albüme imza atmış olması, “Altüst”ü her anlamda çok değerli bir konuma yerleştiriyor.