19 Nisan 2015





Ayrılıkların Ardından 

Death Cab for Cutie- "Kintsugi"

7/10





Bir jenerasyon için zamanının fenomen gençlik dizisi "The O.C."de çalan müziklerin yeri ayrıdır. Dizinin soundtrack albümlerinin büyük bir bölümü, adı sanı duyulmamış indie-rock grupların o güne kadar keşfedilmemiş harika şarkılarından oluşurdu. Şu an ülkemizdeki fazlasıyla "Türk işi" uyarlamasından oldukça farklıydı yani. Death Cab for Cutie isimli Washington çıkışlı grup ise dizinin unutulmaz karakteri Seth Cohen'in en sevdiği grup olarak ekranlarda bolca yer aldı. Hatta grup bu popülaritenin ardından şimdiki plak şirketleri olan Ahmet Ertegün'ün Atlantic Records'una imza atabildi.




1997'de kurulan grup, şimdiye kadar 7 albüm yayımladı; özellikle 2003 ve 2005'te art arda gelen albümleri "Transatlanticism" ve "Plans" kariyerlerinin en parlak dönemi olarak görülür. Bu dönemde birçok müziksever, grubu "I Will Follow You into the Dark" hitleri ile tanıyıp sevdi. Zamanında bir sürü filme de fon olan bu şahane aşk şarkısı dışında grup, akustik gitarlarıyla "Soul Meets Body", sakin O.C. hiti "A Lack of Color", "Crooked Teeth", "Transatlanticism", babaaah nidalarıyla "The Sound of Settling", uzun bas yürüyüşleriyle "I Will Possess Your Heart" ve bir önceki albümden, ilk/tek 1 numara olmuş şarkıları "You Are a Tourist" gibi daha birçok parça ile akıllarda kalıyor.





Death Cab'in kendine özgü müzik tarzının ardında ise vokal Ben Gibbard'ın katkısı çok fazla: Hep aynı tonda konuşuyormuş gibi şarkı söyleme tekniği ve karakteristik sesinin yanı sıra şarkıların da çok büyük bir bölümünün yazarı Gibbard. "If you feel just like a tourist in the city you were born, then it's time to go" gibi şarkı sözlerindeki basit sözlerle ama dolu bir anlatımla besteler daha fazla hafızalara kazınıyor. Grubun müziğindeki her zamanki o naiflik hissi ise onun vokalinin yanında enstrüman seçimleri de oldukça ön planda. Özellikle gitarist Chris Walla, grubun bestelerinin önemli bir kısmını yazıp prodüktörlük görevini de üstleniyordu. Ancak grubun sekizinci albümünün kayıtları sürerken ayrılmaya karar veren Walla, kendi kısımlarını tamamlayıp, aynı zamanda kurucularından olduğu Death Cab for Cutie'yi 17 yıl sonra bıraktığını açıkladı. Bu ayrılığın yanında, "(500) Days of Summer" ve "New Girl" gibi yapımlardan tanınan güzellik Zooey Deschanel ile evli olan Gibbard da aynı dönemde boşanınca hem Walla hem Deschanel'in gidişi ile 8. albümün adı da belli oldu: "Kintsugi".





Albümün adı ilk duyulduğunda kulağa garip gelse de Ekşi bizi aydınlatıyor: "Kırılan nesneyi eskisinden daha güzel ve değerli hale getirmek amacı ile çatlak ve kırıkların altın kullanılarak onarılması esasına dayanan bir japon sanatı." Grup üyelerinin hayatında böyle önemli ayrılıklar gerçekleşmişken bu isim ile Death Cab, tam anlamıyla "Biz daha değerli hale geldik ve geri dönüyoruz!" mesajı veriyor. Albüm ise mart ayının sonunda çıktığında, isminin hakkını veriyor ve son iki kayıtlarında beklentileri tam anlamıyla karşılayamayan grup adeta tekrar yükseliyor. İlk dönem kayıtlarına oldukça benzeyen ve grubun her zamanki müzik tarzının korunduğu albüm, grubun eski hitlerini artık dinlemekten yorulan hayranlarına adeta bir hediye gibi.




Açılış parçası "No Room In Frame", "Was I in your way, when the cameras turned to face you? No room in frame, for two" sözlerindeki nakaratıyla ve "We'll both go on to get lonely with someone else" dizesiyle akıllara hemen Zooey'i getiriyor. Ardından gelen ve albümün ilk single'ı da olan "Black Sun" ile bu sefer Chris Walla, daha ilk saniyelerden kendini o temiz gitar riff'i hatırlatıyor. Albümün belki de en iyi şarkısı bu. Temposu çok olağan bir şekilde ilerlese de parça, dinledikçe kendini daha da derinleştiren bir eser aslında. Sonraki parça "The Ghosts of Beverly Drive" ise albümün en radyo dostu parçalarından: Hemen "I don't know why, I don't know whyyy" nakaratıyla şarkı sizi yakalıyor. Dikkat çeken diğer parçalardan albümün hem 4. şarkısı hem de 4. single'ı olan "Little Wanderer", çok açık sözleri ve aşk hikayesiyle hemen akılda kalan eserlerden biri oluyor. Bunun yanında "Good Help (Is So Hard to Find)", özellikle gitarlarıyla gerçekten başarılı bir Death Cab hiti olmuş, keşke single olsaymış dedirtiyor. Ayrıca "Everything's a Ceiling" ve albümün son parçası piyanolu "Binary Sea" de gerçekten "olmuş" dedirten şarkılar.



Öncelikle 2011'de "Codes and Keys" ile hayal kırıklığına uğratan Death Cab for Cutie, bu albümde çıtayı sonunda yeniden yükseltmiş gözüküyor. Ayrıca bu iki albüm arasında 4 yıllık gibi bir sürenin olmasıyla (Evet Ben Gibbard'ın 2012'deki solo albümünü saymazsak tabii) grubun üretkenliğinden beklentilerin fazlalığından şüphe yoktu. Ancak her ne kadar Gibbard ve arkadaşlarının çok daha iyi ve komple bir albüm ile karşımıza çıkabileceklerini bilsek de elimizdekiler de hiç fena işler değil. Ayrılıkların grupta yeni bir süreci başlattığını da düşünürsek "Kintsugi", gayet pozitif bakılabilecek bir albüm olmuş. Bu anlamda eser, hayranlarını gerçekten mutlu ediyor, diğer müzikseverlere ise beğenip beğenmeme konusunda bir açık kapı bırakıyor.