18 Nisan 2018







Leonard Cohen'in Romantizm ile Dans Ettiği Albüm

Leonard Cohen- Various Positions

9/10







       
     2016 yılında kaybettiğimiz Leonard Cohen, gelmiş geçmiş en usta şarkı yazarlarından biriydi. Ardında o kadar fazla klasikleşmiş eser bıraktı ki onun bu güzellikleri artık bir nevi anonimleşmeye başladı. Bunun dolayısıyla da ortaya birçok muazzam cover çıktı. (Bkz. Jeff Buckley, REM, The Civil Wars vs.). Cohen, 70’ler ve 80’ler başta olmak üzere her döneme izini bırakmayı bildi. Hatta vefatından günler önce 14. albümü You Want It Darker yayımlandığında tam 82 yaşındaydı. Buna rağmen veda niteliğindeki bu kayıt, sanatçının belki de en başarılı albümlerindendi. Kısacası bu efsanevi Kanadalı, her şeyden öte müziği sevdi. Bunun sonucunda da karizmatik vokali, gitaristliği ve en önemlisi şarkı yazarlığıyla ardında olağanüstü işler bıraktı. Bu işlerden sadece biri olan Various Positions (1984) ise içinde sanatçının birçok hitini barındıran çok değerli bir eseriydi.


            Cohen’in 7. stüdyo albümü olan albüm, şarkıcının synth kullanımını yoğun bir şekilde kullandığı kayıtlarından biri. Bunun yanında, vokallerde kendisine eşlik eden Jennifer Warnes’ın etkisinin bu sefer oldukça yoğun olduğu bir eser. Albüm ile ilgili en önemli özellik ise içinde birbirinden değerli Cohen hitine sahip olması. Buna rağmen, bir bütün olarak baştan sona dinlenildiğinde ise kusursuz bir yapıyı ıska geçen bir kayıt. Söz konusu durumun en büyük sebebi ise albümdeki bu güzelliklerin yanındaki parçalar, Amerikan tabiriyle birer “filler”; yani albümün süresini doldurmak için oraya konmuş gibi. Bu durum dışında ise mükemmele yakın bir folk / soft rock eseri bu.


            Dance Me to the End of Love, albümün açılışını yaparken dinleyiciyi de akılda kalıcı melodisi ve sözleriyle hemen etkisi altına alıyor. Esasen bu düğün temalı aşk sözlerinin kökeni, Holokost’a ithafen yazılmış olsa da tabii ki anlamları sembolizmle süslü. Cohen, Cbc Radio röportajında şarkının asıl anlamını buraya bağlamış ve bu da Ekşi’de paralel bir şekilde şöyle özetlenmiş. Ayrıca şarkıcı, “Lift me like an olive branch and be my homeward dove.” gibi sözlerle de aşkın barışı da simgelediğini ustalıkla ifade ediyor. Şüphesiz bir şekilde söyleyebiliriz ki, bu parça sanatçının en özel işlerinden biri.


            Hallelujah hakkında ne söylenebilir ki! Müzik tarihinin -Happy Birthday’i saymazsak- The Beatles klasiği Yesterday ile birlikte en çok cover’lanan şarkılarından biri bu. Hatta aslında şarkı, içerdiği Yahudilik metaforların sınırlarını çoktan aşmış ve evrenselleşmiş bir modern ilahi. Şarkının zamana ait olmayan bu evrenselliği bir yana, Shrek’te bile Rufus Wainwright versiyonuyla kullanılabilecek bir (7’ten 77’ye) etkileyiciliği var. İsmini Türkçe’ye “Tanrı’ya şükürler olsun” gibi çevirebileceğimiz şarkı, müziğin aslında kendi dilinin olduğunun bir kanıtı. Cohen’in ise özellikle şu Londra performansını, bu dünyadan bir 7 dakikalığına uzaklaşmak isterseniz mutlaka izleyin. Özetle söyleyecek hiçbir söz yok; çünkü müzik tarihinin en güzel parçalarından biri.


            The Law, “There's a Law, there's an Arm, there's a Hand” sözleriyle kalbinizi çalan başka bir romatik güzellik. Özellikle sanatçıya eşlik eden vokaller burada parçaya çok yakışıyor. If It Be Your Will ise albüme harika bir kapanış yapıyor. Bütün kayıtta hissedilen o 1. tekil hava, bu şarkıda da etkili. “If it be your will. That I speak no more. And my voice be still. As it was before” ile başlayan şarkının -ve hatta albümün- tamamında Cohen, aşkı için her şeyden vazgeçebileceğini ifade ediyor. Hissettiklerini olduğu gibi dışa vuran şarkıcı, bunun bir sembolü olarak da albümün kapağına da kendi kendini çektiği polaroid bir fotoğrafını seçmiş. Albümdeki söz edilen şarkılar dışındaki diğer parçalar, onların gölgesinde kaldığı için bu kayıt, neredeyse kusursuz bir eser. Sonuçta, Cohen’in romantizm ile dans ettiği ve bizlere de ettirdiği bir klasik. Huzur içinde yat büyük usta!

Kaynak: 1, 2.