Farklı Diyarlar Keşfedilen Albüm
Adamlar- Dünya Günlükleri
7/10
Kaynak: Wannart
“Aynı gök, rüya görmek, unutmak, güneşe uyanmak
Palavralar, prangalar, ATM'ler, telefonlar
Papatyanın adı kaldı yalnız
Benim gibi her şey kararsız
Seni sevdiğim kadar kurdum
Dışım kurt, özüm zararsız”
İlk albümleri Eski Dostum Tankla
Gelmiş’i 2014 yılında yayımladıklarında o yıllarda ülkemizde patlama yapmış
olan absürt isimli yeni indie pop-rock grubu yığını arasında fark yaratmaya
çalışan Adamlar, bu yaşam mücadelesinden başarı ile sağ çıkmayı bildi (Bkz. grubun
eski ismi: Halimden Konan Anlar). Nedeni ise çok basit: “Şekil” arayışını arka
plana atarak gerçek anlamda kaliteli müzik üretebilmek.
Grubun bu kaliteye ulaşabilmesinin
sebebi ise işte bu ilk kayıtlarındaki 12 parçadan ibaretti. Özellikle hayatın
içinden kopup gelmiş iğneleyici şarkı sözleri, alternatif rock tarzı orta-yüksek
tempoları ve her birinin özenle kaydedildiği belli olan enstrüman
prodüksiyonları oldukça etkileyiciydi. Hatta sözleriyle bizleri kalbimizden
vuran Utanmazsan Unutmam’ın muazzam Akustikhane performansı ve albümün birçok
hitinden biri olan Kapısı Kapalı’nın Sofar versiyonunun da kesinlikle deneyimlenmesi
gerekli.
İkinci kayıtları Rüyalarda
Buruşmuşuz’u ise iki yıl aradan sonra dinleyicilerle “buruşturan” grup, debut
albümlerindeki tarzlarını ve başarılarını yine burada da devam ettirdi. Tabii
ki bu albümün bütünselliğinin ilkine göre bir tık altta olması çok şaşırtıcı
olmasa da grup, konser setlist’lerine ekleyebilecekleri düzeyde birçok değerli parçayı
bize kazandırmış oldu.
2019 yılına geldiğimizde ise üçüncü
albümleri Dünya Günlükleri’ni yayımlayan beşli, bu sefer müziklerinin
sınırlarını biraz daha genişletiyorlar. Öyle radikal bir tarz değişikliği
olmasa da grubun buradaki şarkı yapılarının birçoğunda ilk iki albümde
görmediğimiz tatlar mevcut. Adamlar, bu albümleriyle adeta farklı diyarlar keşfediyorlar.
Grubun alışık olduğumuz o
alternatif-indie rock çizgisinin sınırlarının dışına çıktığını görüyoruz: Yer
yer Büyük Ev Ablukada’nın Fırtınayt ile girmiş olduğu o synth bazlı art-pop diyarlarına,
yer yer de Yüzyüzeyken Konuşuruz’un daha önce incelediğimiz Akustik Travma’sında
karşılaştığımız gibi hafif arabesk nağmeli modern anadolu rock’a bizi
götürdüğünü hissediyoruz. Bu iki topluluk ise Adamlar’ın ülkemizin alternatif sahnesindeki
muadilleri oldukları için bu isimleri bilinçli olarak örnek veriyoruz. Zira, bu
üç grubun yanına birkaç ismi de ekleyince ülkedeki bütün yeni ve kaliteli alternatif
grupları saymış oluyoruz. O kadar bolluk içindeyiz (!).
Adamlar’ın üçüncü albümlerindeki “kısmi”
değişime dönecek olursak, albümün ilk single’larından olan Yoruldum, yukarıda
bahsettiğimiz bu Fırtınayt tarzına yakın diyebileceğimiz bir şarkı oluyor. Grubun,
ilk iki albümünün başarısının arkasına (tamamen) yaslanmayıp yeni ufuklara
yelken açması gerçekten ilgi çekici. Her ne kadar nakaratındaki ve prodüksiyonundaki
eksiklikler ilk dinleyişte bile belli olsa da şarkı, albümün öne çıkanlarından
oluyor. “Beş karış, dört duvar, üç kağıt, iki yüz, tek yürek olmamaya yeminli”
gibi sözlerinin yanında bol danslı ve bol tripli klibiyle şarkı akılda kalıyor.
Albümün açılışını yapan Zombi (Mahali) ise grubun hayranlarını ikiye bölecek bir özelliğe sahip; çünkü şarkı,
Çukur’da çalıyor, evet o bildiğimiz dizi olan Çukur. Bu durumdan hoşnut olan da
var, durumu hor gören de var ancak her iki kesimin düşüncelerine de saygı
göstermemiz gerekli. Şarkının kendisine dönecek olursak, grubun vokali Tolga
Akdoğan’ın parçada yine o “şarkı sözlerininin hızlı hızlı söylendiği, tipik
Adamlar alaycılığı”nı konuşturduğunu hissedebiliyoruz. Özellikle, nakarattaki
melodisiyle birlikte “Ciğerimi deliveren aşkı görün. Tutun kolumdan beni Fas'a
götürün. Dört mevsim yolumu bulup yasa bürünürüm. Yarasa süper ama yaramasa
karabasan.” gibi sözlerin anlamını bir türlü çözememiş olsak da albümdeki en
başarılı bölümlerden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Mavi Ekran ise Arctic Monkeys’in
Suck It and See kaydı dönemindeki parçalarını andıran gitar intro’larına benzer
bir girişle bizi karşılıyor. Ardından, Athena’nın Ska ile indie rock’ı
harmanladığı sound’una yakın bir tonda devam ediyor. “Tekrar tekrar yine bana”
ile başlayan eğlenceli nakarat ile birlikte ise şarkı, defalarca
dinleyebileceğiniz bir eser halini alıyor.
Derine İndik hakkında ise internette
bu şarkıya yapılmış yorumlara katılmakla birlikte biz de yine burada vurguluyoruz:
Evet şarkının türü, temposu ve hatta nakarattaki “Hey” kısmı bile Duman’a acayip
benziyor. Hatta vokale Kaan Tangöze’yi koyarsak bildiğimiz Duman şarkılarından
biri olabilir bu. Ancak bu benzerlik, parçanın tertemiz bir şekilde ve özenle kaydedilmiş
enstrümanlarıyla birlikte albümün en iyi işlerinden biri olduğu gerçeğini
değiştirmiyor.
Adını Başkasının Koyduğu Çocuklar,
klasik Adamlar gitar riff’leri ve sonundaki “Laylaylay” bölümüyle dikkat
çekmeyi başarıyor. Doldum ise melodisiyle ve sonlara doğru ön plana çıkan
gitarlarıyla etkileyen bir eser olurken grubun müziğinin sınırlarını bu sefer
de arabeske doğru genişlettiği bir iş olmuş.
Oraya uğramışken, elektro saz’ı
andıran gitarlarıyla ve nağmeleriyle bolca anadolu rock ögeleri içeren Hikaye’ye
gelelim: Grubun, en keskin değişimlerinden birini müziğine yansıttığı iş
olabilir. Aslında, henüz ilk dinleyişte bile dinleyiciyi avucunun içine almayı
bilen melodilere sahip bu şarkı ise gerçekten de grup için ilginç bir deneyim
olmuş. Bu arada söylemeden geçmeyelim: Klibinin, The Blaze’in Territory güzelliğinin
“tıpkısının aynısı” olması gözümüzden kaçmadı.
Benden Bana, yüksek enerjisi ve yine
bol nağmeli vokallerinin yanında akılda kalıcı esas melodisiyle albümün öne
çıkanlarından oluyor. “Benden bana seslenir. Hem ilaç hem de zehir. Bi'
maviyim, bi' kırmızı.” gibi sözlerle birlikte ruh halinizi resmen yükselten bir
şarkı bu.
Sarılırım Birine de albümün en
başarılı işlerinden biri. Özellikle enstrüman kaydı olarak albümün zirvesi bu
şarkı olabilir. Basların resmen akıp gittiği parçada lead gitar da sonlara
doğru kalitesini konuşturuyor. Aynı zamanda genel olarak da gitarlarda bir
post-punk revival tadı alabilmek mümkün. Bu açıdan, Gece’nin muazzam ilk albümü
İçinde Saklı’yı da burada bir analım.
Felek ise albüme hak ettiği sonu
yaparken gerçekten de dinleyicinin Dünya Günlükleri’ni keyifli bir mod içinde bitirmesini
sağlıyor. Ancak, özellikle şarkı sözlerinin ilk iki albüme göre biraz daha
zayıf olması ve şarkı yazarlığındaki “hit” potansiyelinin bu kayıtta daha az
eserde görülmesi de albümün lezzetini, öncekilerine göre biraz daha azaltsa da
grubun tarz olarak aldığı riskler ve tipik Adamlar eserleriyle yine hiçbir
parçası başarısız olmayan bir işle karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle de Dünya
Günlükleri, kesinlikle gelecek albümler için umut vadeden bir kayıt!
Kaynak: 1.