Sonsuza Kadar Yaşayacak Olan Şarkı
Smells Like Teen Spirit
“Mükemmel bir pop şarkısı yazmaya
çalışıyordum. İtiraf etmem gerekir ki esasen Pixies’in ‘çakmasını’ yapmaya
çalışıyordum. Pixies’i ilk defa dinlediğimde bu gruba o kadar bağlandım ki
hemen o üyelerden biri olmak ya da en azından onları cover’layan bir grupta
çalmak istedim. Yani bu yüzden biz, onların dinamizm hissini kullandık:
Narinliğin ve sessizliğin ardından gürültülü ve sert olduk.”
Kurt Cobain, Rolling Stone’a
verdiği röportajda malum şarkının ilhamı hakkında bu cümleleri kuruyor. (Bu
arada Pixies’in özdeşleştiği film olan Fight Club’ın Where Is My Mind’ı dışında
grubu deneyimlemek isteyenler, Doolittle (1989) albümüne bir uğrayabilir.)
Smells Like Teen Spirit isimli malum
parçamız ise sadece Cobain’in değil; aynı zamanda grubu Nirvana’nın, 90’lara yön
veren “depresyon hırkalı” Grunge müziğin ve hatta bütün müzik tarihinin en değerli
eserlerinden biri (Bkz. Tüm Zamanların En İyi 500 Şarkısı). Ancak listeler
falan hiç önemli değil; çünkü bu eserin ve içinde bulunduğu Nevermind (1991) isimli
kusursuz albümün müzik kültürüne bırakmış olduğu etki o kadar büyük ki! Şarkı,
müzik sanatının sınırlarının da ötesine geçip alternatif fikirlere, anarşiye, modaya,
gençlerin hayat tarzına ve kısaca dönemin jenerasyonunun “tavrına” etki etmiş
bir şaheser.
Peki şarkıyı bu kadar özel kılan
nedir? Sorusunu soracak olursak ilk vermemiz gereken cevap, parçanın 5 dakika 2
saniyelik süresinin tamamını kapsayan o hissiyatta saklı. Grubun henüz ilk
saniyeden ortaya koyduğu yüksek enerji ve tükenmek bitmeyen o ruh sayesinde bu
şarkı, sonsuza kadar yaşayacakmış gibi hissettiriyor. Ayrıca şarkı için
stüdyoda sadece 3 temel kayıt süreci yaşanmış ve grup da ikincisini kullanmış;
bu da kaydın doğallığına ve o ruha ayrı bir kanıt. Tabii ki Nevermind albümü de
öyle; bütün şarkıların ayrı ayrı değerli olduğu bu klasik, insanlık ve müzik
var olduğu sürece tarihin en özel albümlerinden biri kalmaya devam edecek.
Hissiyattan bahsettikten sonra
biraz daha teknik olarak bakacak olursak şarkı, Cobain’in vokallerinin kesinlikle
en üst düzeydeki örneklerinden biri: Özellikle nakarattaki iniş-çıkışları ve en
sonda sürekli tekrarladığı “A Denial” bölümü başta olmak üzere eseri sürükleyen
isim oluyor. Bunun yanında, “With the lights out, it's less dangerous. Here we
are now, entertain us.” gibi artık klasikleşmiş şarkı sözlerinin yazarlığı da
büyük bir yetenek göstergesi.
"A mulatto, an albino A mosquito,
my libido” ya da “Hello, how low” gibi kelime oyunları ise her ne kadar
Nirvana’nın diğer üyeleri tarafından Cobain’in bu sözleri aşırı derin bir anlam
içermeden doğaçlama şekilde yazdığı ifade edilse de etkileyicilikleri
kesinlikle muazzam.
Dave Grohl’un artık efsaneleşmiş
o ritmiyle adeta içindeki bütün enerjisini davuluna aktarması ve Krist Novoselic’in
Cobain’in riff’ini (tıpkı ilham aldıkları Pixies şarkısı Tame’de olduğu gibi) yavaşlatarak
kendi bas bölümünü oluşturup özellikle verse’lerde şarkıyı acayip bir şekilde
doldurması ise Nirvana’nın bir bütün olarak efsaneleştiğinin kanıtı oluyor.
Bu nedenle şarkının içerdiği
anlam çok kesin ve net olmasa da isminin nereden geldiğinin hikayesi konusunda oldukça
açık bilgiler verebiliriz: Cobain’in yakın dostu olan Bikini Kill isimli müzik
grubunun solisti Kathleen Hanna, bir gün dostunun evinin duvarına “Kurt Smells
Like Teen Spirit” yazar. Burada Hanna, Cobain’in Teen Spirit isimli bir
deodorant gibi kokmasına gönderme yapmıştır. Deodorant ise esasen Cobain’in o
zamanki kız arkadaşı (ve aynı zamanda Bikini Kill üyesi) Tobi Vail’e aittir;
yani onun üzerine sindiğini ima etmiştir.
Bundan yaklaşık 6 ay sonra ise şarkıyı
yazarken Kurt Cobain, Hanna’yı arar ve duvarındaki bu yazıyı şarkı ismi yapmak
istediğini söyler ve Hanna ise tabii ki kabul eder. Ancak Cobain, Teen
Spirit’in bir deodorant olduğunun farkında bile değildir ve şarkı çıktıktan bir
süre sonra anlamını öğrenir. Ayrıca, şarkı isminin sözlerde hiç geçmemesi de bu
süreç için oldukça ilginç bir ayrıntıdır.
Şarkı, sadece Cobain’in 5 Nisan
1994’te henüz 27 yaşındayken intihar ettikten sonra değil; aynı zamanda grubun
en aktif döneminde de tahmin ettiğinin ötesinde bir başarı yakaladı. Çıktığı
yılın Grammy Ödülleri’nde En İyi Hard Rock Performansı ve En İyi Rock Şarkısı ödüllerine
aday gösterildi. Gerçi ödül, Eric Clapton’a kaybedilse de yıllar sonra bu seçim
Grammy tarihinin en büyük hayal kırıklıklarından biri olarak gösterilecekti.
Ödülleri bir kenara bırakırsak parça,
grubun o dönemki en büyük hiti olduğu ve o ikonik videosuyla MTV’yi adeta ele
geçirdiği için konserlerde de gruptan çalınması en çok istenen eser oluyordu. Ancak
grup, şarkının popülaritesinden bir süre sonra nefret etmeye başladı. Hatta
dayanamayıp konserlerinin setlist’inden de çıkardı. Kısa bir sürenin ardından ise
Cobain, maalesef 1994 yılında aramızdan ayrıldı. Aynı yıl müzisyen, Rolling
Stone röportajında parça için şu cümleleri kurmuştu: “Teen Spirit’i çalmayı
hala seviyorum ama herkes bu şarkıya o kadar çok odaklandı ki artık çalarken
neredeyse mahcup oluyorum.”.
1200 kişinin Cesena’da bir
stadyumda bu olağanüstü eseri çalmasının büyüleyiciliğinden tutun, Sydney Opera
binasında çellolarla sergilenmesine ya da akustik bir şekilde tek bir kişinin
cover’lamasıyla da etkiledi bu acayip şarkı. Kısaca, sayılamayacak kadar
yorumlandı. Ancak hiçbiri bu stüdyo versiyonunun ya da bu canlı performansın
yerini tutmadı; çünkü bu eser, Nirvana’yı Nirvana yapan bütün özelliklere sahip.
Bu nedenle de insanlığın hayatında müzik sanatı olduğu sürece sonsuza kadar
yaşayacak!