Hislerini Tüm Samimiyetiyle Anlatan Albüm
Cem Adrian- Şeker Prens ve Tuz Kral
8/10
“Bir istiridyenin
kıymetli incisini sakladığı gibi saklarım seni
Bir bahar dalının
narin tomurcuklarını sakındığı gibi korurum seni”
Yedinci albümünün ilk saniyelerine
bu dizelerle giren Cem Adrian, kariyerinin başında kendisine çizdiği o yoldan asla
sapmayacağını bildiğimiz bir sanatçı: Daha önce bir röportajında ifade ettiği
gibi, edebiyat yapmayı ve özgür müzik sanatçısı olmayı seçtiğini dile getiren şarkıcı,
attığı her adımda bu karakterini kanıtlamaya devam ediyor. Ülkemizdeki
alternatif sahnede ise gerçekten de onun kadar orijinal müzisyen bulabilmek
zor. Özellikle de her duygusal müzik yapan sanatçının giderek arabeskleştirildiği bu piyasada kendine ait özgün bir tarza sahip olabilmesi bile Adrian’ın ne
kadar özel bir sanatçı olduğunun kanıtı.
Kendisini tanımayan ya da az
tanıyanlar için ise klişe bir başlangıç yapalım: Evet, Fazıl Say’ın keşfettiği
bir müzisyen ve 7 oktavlık bir sese sahip. Ancak, onun bütün özelliği ses aralığının
geniş olması değil. Eğer öyle olsaydı zaten konservatuardan şan mezunu olan
herkesin şu an ismini biliyor olurduk! Ancak, Cem Filiz ismiyle Edirne’de dünyaya
gelen ve kendine sahne adı olarak oranın eski adını seçen bu sanatçının adının detaylarına
kadar bilgi sahibiyiz. Bunu sağlayan ise, müzisyenin sesini bir anahtar olarak kullanıp
kalbinin bütün kapılarını dinleyicilerine açtırması.
Özellikle şarkı sözlerinin kişiselliği
ve duygusallığının yanında, Batı’nın singer-songwriter olarak ifade ettiği tarz
ile harmanlamış olduğu birçok müzik türünün sonucunda ortaya çıkan özgünlük, (kafa
sesi ve falsetto’ları da eklediğimizde) Cem Adrian’ın en değerli hazinesi
oluyor.
2005 yılından 2013’ün sonuna
kadar yayımlamış olduğu 6 albümle ve birçok single çalışmasıyla sağlam bir hayran
kitlesi edinen şarkıcı, her ne kadar “Benim için orgazm stüdyoda!” demiş olsa
da esas olarak ise gerçek büyüsünü canlı performanslarında sunuyor. Kendisini
canlı dinlemek, adeta teatral bir deneyim: Minimalist bir sahne bütünlüğüne
sahip olan şarkıcı, tek bir piyano ya da bir gitar eşliğinde gözlerini sımsıkı
kapatıp oturarak hikayelerini anlatıyor. 2013’te çıkarmış olduğu Şeker Prens
ve Tuz Kral'da ise Adrian, canlı performanslarını aratmayacak stüdyo kayıtlarıyla
dinleyicisini kucaklıyor.
Albüm, bir bütün olarak bakıldığında
tıpkı sanatçının her kaydı gibi fazlaca kişisel anlamlara sahip olsa da diğer
eserlerinden farklı bir değerde duruyor. Sanatçının 2006 yılında bir jenerasyonu
resmen “altüst” ettiği Yağmur parçasından giderek her kayıtta üzerine koyarak
ilerlemesinin yanında, “Şeker Prens ve Tuz Kral”ın daha özel bir değeri var gibi.
Belki de bu sıfatlardan kaynaklı. Bu arada albümün ismindeki benzetmelerin
aslında kim olduklarına ilişkin sorudan resmen bıkmış olan Adrian şöyle diyor: “Bana
ailemde (bile) ‘Neden şeker prens ve tuz kral?’ diye soran yok!”
Albümün açılışını yapan Ben Seni
Çok Sevdim, hem bu kaydın hem de sanatçının diskografisinin en özel işlerinden
biri. Öncelikle şarkı sözleri, tıpkı parçanın ismi gibi bütün çıplaklığıyla açık
ve net: “Ben seni çok sevdim. Belki zordur anlaması sessizliğimden. Sen oku
kelimeleri gözlerimden.”. Hem şiirsel olan hem de doğrudan anlaşılabilen bu sözlerin
üzerine, Adrian’ın kendini özenli bir şekilde kontrol edip tize neredeyse hiç
çıkmadığı vokalleri de eklenince ortaya unutulmaz bir eser çıkıyor.
Ardından gelen Sen Ağlama, klasik
bir Adrian eseri olmasının yanı sıra daha çok nakarat öncesi anlamına gelen pre-chorus bölümüyle dinleyiciyi kendisine bağlıyor: “Gün gecenin ölümüdür. Aşk kalbimin
düğümüdür. Ve bu yalan dünyada. Tek gerçek bir sözündür.” dizeleri akıllarda
fazlasıyla kazınmayı biliyor.
Beni Affet Bu Gece, özellikle şarkının
sonlarındaki vurgulamalar sayesinde albümün en sağlam işlerinden biri olmayı
başarmış. Şarkı sözlerindeki samimiyetten ise zaten söz etmeye bile gerek yok. Bununla
birlikte, -neredeyse her Cem Adrian şarkısı gibi- canlı performansı ayrı değerde
olan bir eser bu.
Bir sonraki parça olan Tek
Kişilik Aşk’ın ise 7:30 dakika olması kesinlikle imkansız! Eser, dinleyiciyi
kendine öyle bir bağlıyor ki sanki normal bir şarkı uzunluğundaymış gibi hissediyorsunuz.
Özellikle, gitar kullanımının bu parçaya yakıştığı çok belli; tıpkı bir Asaf
Avidan eseri gibi bir tat alıyorsunuz. (Hatta hem ses aralığı hem de imaj
olarak bu iki isim birbirine benzemiyor da değil.) Adrian, vokal karakteristiği
olarak ise albümdeki zirvelerinden birine çıkıyor: “Yoyoyoyoyo” kısmı olsun,
son anlarda değişen melodisiyle “Hala acıyor. Kırılan yerleri kalbimin” bölümü
olsun anlıyoruz ki parça, gerçekten de derin bir eser.
Albüme adını veren Şeker Prens ve
Tuz Kral, tabii ki beklendiği üzere sözleriyle ön plana çıkan bir şarkı: “Bu
yağmur bildiğin yağmur değil. O sevdiğin yağmur değil. Değersen erirsin
ıslanırsan ölürsün.” gibi metaforlarla kendisini “Tuz Kral” ve şarkıyı ithaf
ettiği kişiyi “Şeker Prens” olarak niteleyen sanatçı, “Yağmur”un kendilerini
eritebileceğinden ölesiye korkuyor.
Kalbim, şarkıcının eski
albümlerinde de rastladığımız üzere zaman zaman hafif deneysel tatlara da başvurabildiğini
dinleyicilerine tekrar kanıtlıyor. Bununla birlikte, yoğun bir trip-hop havası
katılmış bu şarkı, albümün geneline yayılmış olan yavaş başlayıp giderek
hızlanan hüzünlü ve az enstrümanlı Cem Adrian parçası yapısını da sonunda
bozan eser oluyor. Genel anlamda bakıldığında ise şarkıcının çoğu albümünde
olan bu kalıplaşmış yapı, maalesef bu kayıtta da ufak olumsuzluklardan biri
oluyor: Parçaların tempoları, ses efektleri ve hatta bazı sözlerinin -sürekli
kullanılan “yağmur”, “dua”, “kalp” vs.- kelimeleriyle şarkıcı, kendini
tekrarlamalara yine girmekte.
Albümün ön plana çıkan başka bir
eseri olan Biz Senle ise özellikle sözlerindeki betimlemelerle ve aynı-ayrı kelime oyunlarıyla dinleyicinin kalbini kolaylıkla çalmayı başarıyor: “Biz
senle, aynı toprakta yetişen, ayrı dallarda yeşeren, aynı rüzgarda devrilen
çiçekler gibiyiz. Biz senle, aynı yağmurdan dökülen, ayrı dağlardan süzülen, aynı
denizde can veren nehirler gibiyiz.”. Ayrıca, son bölümdeki piyano ve vokal
bölümleri, tek kelimeyle muazzam yükseliyorlar.
Genel olarak bakıldığında ise
içerdiği hitler olsun bütünlüğü olsun kendi kariyeri için oldukça başarılı bir
Cem Adrian albümüne rastlıyoruz. Sadece, birkaç ufak olumsuzluğa ek olarak, keşke
kaydın ikinci yarısı da ilk kısmındaki özene sahip olsaymış diyebiliriz. Onların
dışında ise bu eser, sanatçının hislerini tüm samimiyetiyle anlatan bir albüm.
Dinleyin
ve yağmurlarda eriyin!