3 Eylül 2018






Mike Shinoda'dan Chester'ın İntiharı Sonrasında Yas Dolu Bir Albüm

Mike Shinoda- Post Traumatic

7/10






       
     Modern müziğin en değerli gruplarından biri olan Linkin Park’ın vokali Chester Bennington’ın 2017 Temmuz’unda 41 yaşında intihar etmesi, birçok müzikseveri derinden etkilemişti. Biz de sanatçının ölümsüz performanslarını şurada hatırlamıştık. Bennington’ın ailesinden sonra ise bu büyük kayıptan en çok etkilenen de şüphesiz onun grup arkadaşları oldu: Linkin Park’ın baş mimarı olan Mike Shinoda, yakın dostunun vefatından sonra haliyle bir süre kendine gelemedi. O yılın Ekim ayında Chester anısına “yaşamı kutlama” temalı şu konser düzenlenene kadar da ortalıklarda yoktu. Shinoda, grubuyla yayımladığı 7 stüdyo albümü ve onların arasına sıkıştırdığı Fort Minor isimli hip-hop projesinin muazzam The Rising Tied (2005) kaydı sonrasında yeni adımını ise kendi başına atmaya karar verdi. 2018’e Post Traumatic EP isimli 3 şarkılık bir matem çalışması ile giren sanatçı, Haziran ayında da (kendi adında olan) ilk solo albümünü yayımladı: Post Traumatic.


            Mike Shinoda’nın Chester’ın intiharı sonrasındaki bu dönemde ortaya çıkardığı eserler, kaydın adından da anlaşılacağı üzere bir nevi Travma Sonrası Stres Bozukluğu ürünleri. Sanatçının bu ilk solo albümdeki en önemli başarısı ise söz konusu travma sonrası hissettiklerini dinleyiciye doğrudan ve samimiyetle aktarabilmesi. Daha net bir şekilde ifade etmemiz gerekirse, şarkı sözlerinin birçoğunun bize üstü kapalı bir anlatımla ya da betimlemelerle sunulmaması, Shinoda’yı daha kolay anlamamızı sağlıyor. Bunun dışında, son Linkin Park albümlerinde de gördüğümüz üzere sanatçının rapper / gitarist / piyanist kişiliklerinin yanına bir de şarkıcılığı eklemesine yavaş yavaş alışmıştık. Bu albümde ise Shinoda, çoğu parçada (biraz da Auto-tune’un sayesinde) şarkı söyleme yeteneğini geliştirmiş gözüküyor. Üstelik bir de albümün sonlarında birçok sağlam hip-hop eseri de bulunuyor.


            Albümün olumlu yönlerine rağmen, kayıtsız kalınamayacak birçok sıkıntısı da mevcut: Öncelikle, şarkı sayısı gerçekten çok fazla. 16 şarkılık bir albüm yapmak için uzun bir süreliğine çalışılması gerekli. Bunu en iyi bilenlerden biri de aslında yine Shinoda’nın kendisi; daha önce 16 şarkılık bir güzellik yaratmış (Bkz. The Rising Tied). Halbuki bu eserin büyük bir bölümü, Chester’ın ölümünden sonra yaratıldığı için özetle şunu söyleyebiliriz: Biraz aceleye gelmiş bir albüm bu. Albümün prodüksiyonu ve altyapıları da bu anlamda biraz basitçe işlenmiş. Linkin Park’ın Chester’lı son albümünde gördüğümüz o yavan ve basit pop altyapıları burada da mevcut. Özetle, 16 yerine 8-9 parça içeren ve özen açısından daha doyurucu bir kayıt kesinlikle ortaya çıkarılabilirdi.


            Ne olursa olsun hissiyatı sonuna kadar hissedebildiğiniz bir albüm bu. Şarkı yazarlığının yanı sıra enstrümanların ve düzenlemelerin çoğunun Shinoda tarafından yapılması da eseri fazlasıyla kişiselleştiriyor. Hatta buradan çıkan birçok müzik klibini bile sanatçının kendisi çekmiş. Albüm kapağındaki kendi çizimi ve imzası da aslında bu albümün onun için ne kadar özel olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Ufak bir detay daha verelim: Post Traumatic EP’nin kapağının karanlık olması ve Post Traumatic albümünün kapağının ise hafif renkli olması bizlere kapakların içerdiği şarkıların duyguları açısından da bir fikir veriyor.


            Sanatçının Sway Calloway’e verdiği şu röportaj videosunda da ifade ettiği gibi, ilk EP’de de olan ilk 3 parça, Chester’ın ölümünün hemen ertesinde yazıldığından “karanlık” işler: Place to Start, Over Again ve Watching As I Fall, intiharın sonrasındaki Mike’ı anlatıyor. Özellikle nakaratıyla gerçekten de akıllara kazınan Over Again, şu sözleriyle de şarkının Chester anısına yapılan konserden ilham alınarak yazıldığını hatırlatıyor: “We said we ought to play a show in honor of our friend. Well now that show's finally here, it's tonight. Supposed to go to the bowl, get on stage, dim the lights. With our friends and our family, in his name, celebrate”.

            Bu parçaların ardından gelen Nothing Makes Sense Anymore, isminden de anlaşılacağı üzere dinleyiciyi hüznüyle yakalayan sözlere sahip: “My inside’s out, my left is right. My upside’s down, my black is white. I hold my breath, and close my eyes. And wait for dawn, but there’s no light.” sözlerinin sürekli tekrarlanmasıyla Shinoda, dinleyiciyi samimiyetle avucunun içine alıyor. Albümün en anlamlı eserlerinden biri bu. Bu şarkıdan sonra ise albüm, birçok farklı tarzda ve nispeten daha “aydınlık” işlere kapısını açıyor. Tıpkı, Shinoda’nın daha önce değindiğimiz Sway röportajında da değindiği üzere, Meksikalıların Dia De Los Muertos bayramından etkilenip daha pozitif bir bakış açısına da girebilmeyi başardığını da görüyoruz. Ayrıca orada bahsettiği üzere de bu albümün yapım süreci, ona Chester’ın intiharını ve birçok olumsuz düşünceyi aşabilmesine yardımcı olmuş. Albümün ortalarında dikkat çeken eserlerden ise Promises I Can’t Keep, şu Jimmy Fallon videosunda The Roots’un eşlik ettiği single Crossing A Line, klibinde çorap kuklalarını izlediğimiz Ghosts ve albüme tatlı bir kapanış yapan Can’t Hear You Now, öne çıkan pop tarzı eserler oluyorlar.


            Son olarak, keşke demek istiyoruz; çünkü keşke Mike Shinoda bu albümü kendi adında değil de ikinci bir Fort Minor eseri olarak çıkarsaymış. Nedeni de çok basit: Özellikle K.Flay’in vokallerinde olduğu Make It Up As I Go olsun, Deftones’un ortalarda gözükmeyen lideri Chino Moreno’nun ve Machine Gun Kelly’nin eşlik ettiği naif parça Lift Off olsun, Shinoda’nın etkileyici flow’larını tekrar hatırladığımız Running From My Shadow olsun birçok hip-hop temelli şarkı, albüme adeta seviye atlatıyor. IOU isimli Gangsta Rap beat’lerini andıran altyapılara sahip ve Shinoda’nın oldukça agresif bir ruh haliyle rap yaptığı şarkı ise sanatçının Fort Minor’la birçok hit çıkarmış hip-hop dönemini özletmiyor değil. Hatta hitleri bırakalım, mesela orada bir Kenji örneğimiz bile var. Bunların yanında, tabii ki esas “keşke” dememiz gereken yer ise Chester’ın ölümü: O, keşke bu kadar erken ölmeseydi de böyle bir albümün yapılmasına ihtiyaç bile kalmasaydı. Ancak, bu yas dolu şarkı sözlerini de aslında bu iş için en doğru ismin kaleminden dinliyoruz; Shinoda’nın kaleminden!

Kaynak: 1.