Sadece Bir Pazarlama Harikası Mı Yoksa Daha Fazlası Mı?
Drake- Scorpion
6/10
“Önemli
olan nicelik değil niteliktir.” savını hem doğrulayan hem de yalanlayan bir
durumla karşı karşıyayız. Sonuçta, müzik piyasası da albümleriyle, merchandise’larıyla
ve konserleriyle endüstriyel bir pazar. Bu pazarın da bir alıcısı ve satıcısı
var. Ekonominin de temel ögelerinden olan arz ve talep ilişkisi doğrultusunda
da sanatçımız, talep fazla olduğundan sürekli bir üretim içinde. Ancak, popüler
müzikteki tüketim genelde içi boş ve günü kurtarmaya yönelik olduğundan, zamanın
ötesindeki şarkılar buralarda pek çıkamıyor. Drake, ilk albümleri sonrasında sürekli
minimum 14-15 parçası olan üçer dakikalık ve birçoğu amiyane tabirle boş olan
kayıtlar yayınlıyor. Bunlardan birkaçı, dünya listelerini silip süpürünce de
günü enfes bir şekilde kurtarıyor. Buna karşılık, Kanye West ise 2018’de tam 5
tane 7 parçalık proje üretti. Ancak bunların hepsi elbette harika değil; esas
olan, “albüm” kavramının niteliğini ve bütünlüğünü korumak, hepsi bu.
Drake,
yetenek olarak belki de gerçekten de gelmiş geçmiş en büyük müzisyenlerden
biri. Özellikle, şurada da incelediğimiz enteresan detaylara sahip hayatını dinleyiciye
bütün duygularıyla yansıtmayı bilen bir sanatçı. Ancak, Scorpion albümünün tam
25 parçaya sahip olması, daha albümü dinlemeyen müzikseverlerin bile ilk başta
çok bir beklenti içine girmemelerini sağlıyor. Parça fazlalığı, buradaki temel
sorun değil; esas sıkıntı, Drake’in durmak bilmeden sürekli şarkı üretmesi. Bu
nedenle de şarkı sözlerinde ve beat’lerde bir özensizlik durumu da ister
istemez ortaya çıkıyor. Örneğin, bir önceki albümünü 5 yıl önce yapıp ve şimdi
de duble bir albüm yayımlamış olsa, doğal olarak da şu düşünülebilir: “Bu kadar
zaman sonrası içinde birikmiş duygularını dinleyicisi ile paylaşıyor.” Ancak
Scorpion’un zamanlaması ve niteliği, tamamiyle ticari kaygılardan kaynaklandığı
belli.
Spotify’ın
şu görselde de hatırlayabileceğimiz gibi neredeyse “bütün” listelerine Drake
fotoğrafları ve parçaları koyması, bu albümün bir pazarlama harikası olduğunun
ufak bir kanıtı. Bunun yanında, Apple Music için de yapılan sayısız reklamın
yanı sıra, albümün editör notuna şu yazının konması ve yarattığı hype da buna
bir örnek. Ayrıca Google reklamlarında da denk geldiğimiz sayısız Scorpion
görseli de bunun ayrı bir parçası. Bu pazarlama stratejileri sonrası ise albüm
çıktığı gün, birden fazla platformda en çok dinlenen ilk albüm olarak da rekor
kırdı. Ayrıca, Billboard listelerinde de The Beatles’ın 54 yıllık rekorunu
kırıp ilk 10’u tam 7 parça ile domine etmeyi başardı. Ancak Drake, yeteneği
tartışılmaz bir müzisyen olsa da bütün reklam kampanyalarının bu kadar abartılı
olması, ona karşı ister istemez bir antipati yaratıyor. Albümünün şuradaki Wikipedia’sında
bile kendine yer bulacak kadar dikkat çeken reklam aşırılığı, müzik “tüketicisini”
rahatsız ediyor.
Albüm,
sadece bir pazarlama harikası mı yoksa daha fazlası mı? Bunun kesin cevabını
bize zaman gösterecek ancak birkaç önemli noktaya değinmemiz gerek: Özetle albüm,
şu Vulture incelemesinde değinildiği gibi, Drake’in müziğinin üzerine çok fazla
koyamadığı, ancak sağlam birkaç parçaya sahip bir eser. Özellikle albümün ilk
iki single’ı, genele bakıldığında da kaydın en başarılı eserleri arasında:
Enfes düşünülmüş viral klibiyle ve özellikle “Bad things. It's a lot of bad
things. That they wishin' and wishin' and wishin' on me.” bölümüyle God’s Plan,
dinleyicisini adeta yakalayan bir hit. Nice For What da bol bol ünlü kadına
rastladığımız videosuyla etkileyiciliği daha da artan bir parça. Ayrıca
parçanın prodüksiyonu da altyapısı olsun, sonlarına doğru olan orijinalliği
olsun oldukça başarılı.
25 parçanın
A ve B kısmı olarak ikiye ayrıldığı albüm, A kısmında daha çok rap ağırlıklı; B
kısmında ise r&b / pop odaklı ufak bir farklılığa sahip. Aranjman ve şarkı
kalitesi olarak ise genel anlamda ifade etmek gerekirse ilk kısmın ikincisine
göre çok daha üstün olduğu bir gerçek. Albümün acayip beat’lere sahip açılışı
olan Survival, Mariah Carey sample’ının fazla ön plana çıkmasına rağmen sağlam
rap performansıyla Emotionless, diss’leri ile çok konuşulan I’m Upset, farklı
prodüksiyonuyla akılda kalan Mob Ties ve nakaratsız olmasına rağmen “verse”
kısımları açısından en etkileyici eser Sandra’s Rose burada. Ayrıca “You know
what i’m sayin?” sözünü hafızamıza kazıyan Jay-Z destekli Talk Up da bu
kısımda. B tarafında ise huzurlu yapısıyla Finesse, “Kiki do you love me? Are
you riding?” ile başlayan nakaratıyla 2018 yazının hitlerinden In My Feelings
ve başarılı müzik eleştirmeni Anthony Fantano’nun da şu videosunda eleştirdiği
üzere “sırf Michael Jackson düeti yapmış olmak için” ölümünden önceki demo
kayıtlarıyla yapılan Don’t Matter to Me burada. Genel olarak ise Drake
hayranlarının seveceği; ancak ona bayılmayanların da fikirlerini değiştirmeyeceği
bir albüm bu!
Kaynak: 1, 2.