25 Şubat 2018

Dead Man's Bones





Ryan Gosling'in Grubuyla Korku Filmi Tadında Bir Albüm

Dead Man's Bones- Dead Man's Bones

7/10







     
      Ünlü aktör / sarışın erkek ikonu Ryan Gosling, Hollywood’un büyükler ligine 2004 yılında adım atmıştı: The Notebook’un vizyona girmesiyle birlikte -başta genç kızlar olmak üzere- bütün dünya tarafından tanınmış oldu. Gosling, o zamanlar şöhretinin doruklarındayken bir de filmdeki rol arkadaşı Rachel McAdams ile gerçek hayatta da birlikteydi. Aynı dönemlerde McAdams’ın kız kardeşi Kayleen ile beraber olan Zach Shields de böylece Gosling ile “bacanağımsı” bir şekilde tanıştı. Bu ikili, özel bir ortak ilgi alanına sahip olduklarını keşfetti: Korku. İkisinin de Disneyland’daki korku evi The Haunted Mansion’a saplantılı olmalarından tutun, Shields’ın küçükken hayaletlere inancı yüzünden psikolojik yardım alması ve Gosling’in de ailesinin eski evlerinden perili olduğunu sanıp taşınmaları gibi ortak yönleri vardı. 


            Kendi işlerinin yanında hobi olarak müzik yapan bu ikili, takıntılarını sanat eserlerine dönüştürmeye karar verip 2007 yılında Dead Man’s Bones isimli müzik grubunu kurdu. (Hatta ileride, ikisi de kız arkadaşlarından ayrıldı.) Gosling’in Baby Goose mahlasıyla piyano ve gitar çalıp şarkı söylemesine Shields da vokalleri ve davullarıyla eşlik etti. Bu duo, yanına Red Hot Chili Peppers basçısı Flea’nın kurucusu olduğu Silverlake Çocuk Korosu’nu da alarak 2009 yılında kendi adını taşıyan ilk albümünü yayımladı. Aynı zamanda şimdiye kadarki tek albümleri olan Dead Man’s Bones’da grup, şarkı sözlerinin tamamını korku temasında işledi. Bununla birlikte ürkütücü arka fon sesleri ve vokal efektleriyle de ikili, albümün dinleyiciyi sanki bir korku filmi soundtrack’i dinlermişçesine ürpertmesini istiyordu. Prodüksiyon olarak ise yer yer acemice birkaç hatayla karşılaşılsa da gerçekten de –hiç beklenmedik şekilde- etkileyici bir işe imza atılmış.


            Grup, tarz olarak günümüzün olmazsa olmazı indie rock, ürpertici karanlık atmosferiyle dark wave ve çocukların katkılarıyla birlikte de gospel karışımı; oldukça kendine has bir tat yakalıyor. Albümde birçok akılda kalıcı ve daha sonra tekrar tekrar dinlemek isteyeceğiniz parça var: 2013 yapımı başarılı korku filmi The Conjuring’de de dinlediğimiz In the Room Where You Sleep, albümün en değerli güzelliklerinden biri. Özellikle canlı performansı çok etkileyici olan şarkı, Gosling’in Blue Valentine’deki vokal-gitar ve La La Land’deki vokal-piyano performansından önce sergilediği unutulmaz işlerinden biri. My Body's a Zombie for You ise daha çok melodisiyle akılda kalsa da “The smell of my breath, from the blood in your neck. Oh i hold my soul, from the lands unknown, so i can play the strings of your death” gibi sözleri de gerçekten sevimli (!). Böylece koronun eşlik ettiği bölümler ve Gosling’in naif sesi birleşince ortaya acayip güzel bir iş çıkmış. Sonlardaki “I'm a Z-O-M-B-I-E”  hecelemesi de tatlı bir detay.


            Pa Pa Power, kaydın en başarılı parçalarından biri. Birçok tamamlayıcı unsur bir araya gelmiş: Burada vokal yapan Shields’ın “cool” performansı, albümün belki de en özenli enstrümantal yapısı ve koroyla birlikte parçanın akıp giden temposu bir arada. Bir başka akıcı eser Lose Your Soul ise albümün konseptinin en ince işlenmiş örneklerinden biri. Gosling’in ağır vokalleriyle birlikte koronun parçayı yönlendirmesiyle tam bir korku filmi müziği bu. Ayrıca Werewolf Heart da özellikle şarkı sözleriyle dikkat çekiyor: Sakin sakin giriş yapan parça, “You'd look nice” sözüyle tam yüzümüzü azcık gülümsetecekken devamında “In a grave”i ekleyerek konsepte muazzam bir biçimde sadık kalıyor. Sonlardaki kurt adam betimlemeleri ve ulumalar da gerçekten sizi atmosfere çekiyor.


            Ünlü müzik dergisi Pitchfork’un kendileri hakkında 18 dakikalık bir mini-belgesel de yayınladığı grubun onca yıl geçmesine rağmen uzun zamandır ses seda çıkarmaması ise hem iyi hem kötü: Kötü olan durum, tabii ki elimizde hala sadece 1 albüm olması; iyi olan ise grubun dağıldığını resmen açıklamamış olmasıyla birlikte ileriye umutla bakılabilmesi!