14 Mart 2020



Cem Karaca ve Nazım Hikmet'i Buluşturan Ölümsüz Bir Şarkı

Cem Karaca- Çok Yorgunum


Kaynak: Wannart



"Etimde, kanımda, tenimde, yüreğimde, beynimde ve her yerimde yaşamaya başlamıştım Nâzım'ın yaşadığı ızdırabı..."



Cem Karaca, 12 Eylül sonrasında Almanya’ya iltica ettiğindeki hissiyatını bu röportajda böyle ifade ediyor. Efsane sanatçı, hayata gözlerini yumduğunda ise henüz 58 yaşında olsa da en azından bu anlamda Nâzım Hikmet ile aynı kaderi paylaşmadı ve kendi ülkesinde toprağa verilebildi. Ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından bu iki değerli isim ise Herkes Gibisin, Kerem Gibi, Hoşgeldin Kadınım ve Ceviz Ağacı gibi ortak işlerde kesişse de “ikili” olarak en fazla izi Çok Yorgunum ile bıraktıkları kesin.

Parça, aslında Nâzım’ın efsane şiirlerinden biri: Mavi Liman isimli bu derin dörtlük, şairin sıla hasreti ile kaleme aldığı birçok güzelliğinden biri olarak biliniyor. Bu anlamlı dizeleri, şairin kendi sesinden de resmi kanalından dinleyebilirsiniz:

Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...



Cem Karaca ise bu şiirin üzerine kendi bestesini yapıp ilk olarak Die Kanaken (1984) isimli albümünde yorumladı. Bu şarkı dışında baştan sona Almanca şarkılardan oluşan ve sanatçının da kariyerindeki tek Almanca albüm olan Die Kanaken, Karaca’nın oradaki Türk müzisyenler ile yaptığı iş birliğiyle birlikte Köln’de kaydedildi.

Şarkının bu orijinal versiyonu, esasen şu an çok fazla bilinmese de olabildiğince dingin bir hüzne sahip olmasıyla ve sadece akustik gitar eşliğinde söylenmesiyle acayip duygusal bir karaktere sahip. Sanatçının kendisi de yazımızın başında değindiğimiz röportajında "Elime gitarı aldım, birdenbire her şey kendiliğinden dökülüverdi." diyor. Ayrıca efsane şarkıcı, acayip bir tevazuyla şu cümleleri de kuruyor:

“Nâzım’ı bestelemeye kendimi ehil görmüyordum; onun şiirinin içinde zaten bir beste vardır.”

Karaca’nın bu tutumu, gerçekten hayranlık verici! Türk müzik tarihine geçmiş birçok besteye sahip olmasına rağmen büyük bir samimiyetle böyle açıklamalar yapmış olması onun ve tabii ki Nâzım’ın büyüklüklerini bir kez daha kanıtlıyor. Şair, Moskova’dayken ülkemiz için ne hissediyorsa Karaca da oldukça anlamlı şekilde empati yapıyor; Almanya günlerinde başka bir şey düşünemez oluyor.

Bu sürecin sonucunda ise ülkemizin gelmiş geçmiş en güçlü seslerinden (ya da belki de en güçlüsü) olan bu efsanevi müzisyenin en değerli parçalarından biri böylece yaratılmış oluyor. Şarkının çoğu müziksever tarafından bilinen versiyonu ise ilginç bir şekilde bu orijinal versiyonu değil; Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar (1987) isimli albümündeki hali!

Bu albüme adını veren tabir ise o dönem Karaca’nın bütün konserlerinin açılış cümlesini oluşturan klasik selamlamasından geliyor. Kayıttaki bütün besteler ise müzisyene ait olmasına karşın, şarkı sözü olarak Nâzım Hikmet’in Mavi Liman eserinin ve Ceviz Ağacı'nın yanında Orhan Veli, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Ömer Hayyam gibi efsane şairlerin de şiirleri yer alıyor.



Çok Yorgunum’un bu albümdeki versiyonu, Spotify’dan dinlediğimiz ve daha önceden de aşina olduğumuz hali olduğundan orijinaliyle arasındaki en büyük farkı da dile getirelim: Şarkının girişinde usul usul ruhumuza işleyen ve çoğumuzun keman solosu sandığı o kabak kemane taksimi bölümü. Türk Halk Müziği’mizin klasikleşmiş enstrümanlarından olan kabak kemanenin kendine has o ince ve hüzünlü sesi, Cem Karaca’nın olağanüstü vokalleri başlamadan önce bizi o ana hazırlamayı biliyor.

Vokallerden bahsetmişken, usta şarkıcının her zamanki gibi kusursuz bir tekniğe sahip olan performansı, bu şarkıya özgü olarak bir de sıla özleminin sağladığı o acayip doğal bir samimiyetle birleşerek duygusal anlamda da zirveye çıkıyor (bkz. bu şarkıda "Bekleme" dediği her an). Yoksa teknik anlamda baktığımızda ise zaten Batı’da Frank Sinatra ne ise bizde de şüphesiz ki Cem Karaca o kulvarda bir ses gücüne sahip.

Şarkının, efsane müzisyenin oğlu Emrah Karaca’nın birçok değerli isimle gerçekleştirdiği canlı performansı, Şebnem Ferah’ın Od albümünün son parçasında yer alan cover’ı ve Haluk Levent’in Cem Karaca’ya saygı albümü için kaydettiği versiyonu gibi birçok değerli yorumu da mevcut.

"Nâzım, Varna’dan (Bulgaristan şehrinden) karşıya bakıyordu; ben ise Kos adasından Bodrum’a bakıyordum..."

Memleket aşkıyla dolu bu sözlerin sahibi olan Karaca, kendi tabiriyle "kendimle özdeş hissettim" dediği Nâzım’ın o mükemmel dörtlüğünü, ölümsüzleşen başka bir sanat eserine dönüştürmeyi başarıyor. Bu iki efsaneye ardında bıraktıkları duygular için ne kadar teşekkür etsek az, huzur içinde uyuyun!

Kaynak: 1, 2.