29 Ekim 2019



Rüyaları Gerçekleştiren Etkileyici Bir Albüm

Billie Eilish- When We All Fall Asleep, Where Do We Go?

8/10




“Okula gitmek yerine evde eğitim almam hakkında şöyle bir şey var: Evde eğitim, ileride ne yapmak istediğimin tam olarak farkına varabilmem için bana en başından beri zaman sağladı. Müzik, benim için asla bir hobi olmadı; her zaman oradaydı.”

2001 doğumlu saf yetenek Billie Eilish, yukarıdaki açıklamasında kendisi gibi müzisyen olan abisi Finneas O’Connell ile birlikte evde eğitim almalarının faydalarını belirtiyor. Bu arada artık devasa bir stüdyoya dönüştürdükleri o yetenek dolu eve de göz atabilirsiniz.



Daha önce detaylı incelediğimiz ilk kaydı olan Don’t Smile at Me (2017) EP’sinde kendine has o duru sesi ve samimi sözlere sahip şarkılarıyla birlikte henüz 16 yaşında yeteneklerini bütün dünyaya kanıtladı. Futbol tabiriyle wonderkid olarak ifade edebileceğimiz şarkıcı; nevi şahsına münhasır, maskülen ve bol kıyafetlerinin yanında bir de başarılı genlere sahip güzelliği ve bembeyaz saçları sayesinde gençler için global bir imaja dönüştü.

İlk kaydından 2 yıl sonra ise 2019 yılında debut stüdyo albümünü müzikseverlerle paylaşan Eilish, bu soru sayesinde henüz 18 yaşında bütün rüyalarının gerçekleşmesini sağladı: When We All Fall Asleep, Where Do We Go?

MTV’nin tespitine göre, albümü listelerde 1 numaraya ulaşabilen 2000’lerde doğmuş ilk şarkıcı olan Eilish, böylelikle bir süreliğine de olsa pop müziğin zirvesine yerleşerek rüyalarını gerçekleştirmiş oldu. Tıpkı SNL’de sahne aldığı için ayrıca minnettar olması gibi.

Kariyerinin başında bembeyaz yaptığı, daha sonra da griye çevirdiği saçlarını artık rengarenk boyatmaya başlayan genç şarkıcı, bu ilk stüdyo albümünde de önceki EP’sine kıyasla bir evrim geçiriyor: Albümün altyapılarında ve prodüksiyonunda yine abisi Finneas’ın imzası olmasına rağmen, bu sefer ilk kayıttaki doğal ve akustik sound’a göre daha elektronik ve daha fazla vokal efekti olan bir eser ile karşı karşıyayız.



Aynı zamanda, Don’t Smile at Me’deki çoğu şarkıda Eilish’in vokalinin neredeyse her rengi ile karşılaşsak da bu albümde tiz vokallerden çok peslere ağırlık veriliyor. Yine de bazı ufak alışkanlıklar burada da devam ediyor: Eilish’in -önceki albümdeki COPYCAT istisnası dışında- şarkı isimlerinin hepsi yine küçük harflerle yazılmış.

İstikrar açısından ise esas olarak değinmek istediğimiz nokta ise şarkıcının, abisi Finneas ile yola devam etmesi oluyor! Billie Eilish Pirate Baird O'Connell’ı “Billie Eilish” yapan kişi olan; yani projenin tek başına mimarı olan abisi Finneas, hem şarkı yazarlığı hem de aşırı özenli prodüksiyonuyla onun müziğindeki büyük etkisindeki varlığını devam ettiriyor. Ayrıca tatlı bir detay olarak da ekleyelim: Eilish’in neredeyse her yerde defalarca belirttiği üzere abisi, onun en iyi arkadaşı ve “her şeyiymiş”.

Albümün içeriğine geri dönecek olursak, kaydın en büyük hitinin hiç tartışmasız bir şekilde 2019 yazına damga vuran bad guy olduğunu söyleyebiliriz. Bu yazın başka bir hiti olan country-trap güzelliği Old Town Road'un sahibi Lil Nas X, haftalardır Billboard’ın zirvesinde kaldıktan sonra attığı tweet ile Eilish’in bad guy ile 18 yaşında tahta oturmasını kutlamıştı. Eilish, Lorde’un 2013’te Royals hiti ile henüz 16 yaşındayken zirveye çıkmasının ardından, bunu başaran en genç ikinci sanatçı oldu.

Şarkı, dinleyicisini ilk saniyesinde yakalayan bas riff’iyle başlayarak tıpkı bir zamanlar The White Stripes klasiği Seven Nation Army’nin yarattığı o heyecanı anımsatıyor. Ardından, Eilish’in heceleyerek kesik kesik söylediği verse vokalleri ve artık genç sanatçının biraz daha “büyüdüğünü” ima eden şarkı sözleriyle bizleri şaşırtmayı başarıyor:

“I'm that bad type
Make your mama sad type
Make your girlfriend mad tight
Might seduce your dad type”

Parça, güçlü bas gitarının üzerine birçok kanalla kaydedilmiş sıra dışı vokalleri ve nakarat sonrasındaki “Duh” ile gelen klavye melodisiyle art arda defalarca dinlenebiliyor. Aynı zamanda eğlenceli klibiyle de birçok meme’e malzeme veren eser hakkındaki en üzücü detay ise kesinlikle Justin Bieber ile olan remix versiyonu. Bieber’ın yersiz ve özensiz vokalleri, şarkının kalitesini fazlasıyla aşağıya çekiyor. Özetle, hiçbir şekilde bir Billy Ray Cyrus etkisi yaratamıyor.



Albüm çıkmadan hemen önce, yani Eilish gri saçlıyken yayımlanan single’lardan you should see me in a crown ise özellikle nakaratıyla akıllarda kalmayı bilen başarılı bir alternatif pop hiti. Ünlü sanatçı Takashi Murakami imzalı ve bol tripli klibiyle de bu şarkının enerjisini kısaca özetleyebiliriz. Hatta, Vevo’ya özel canlı performansına da kesinlikle göz atılmalı.

Şarkının ismi ise Billie Eilish’in BBC 1’dan Annie Mac’e verdiği röportajda belirtildiği üzere Benedict Cumberbatch’li Sherlock dizisinden geliyor. Genç müzisyen, abisi ile diziyi izlerken Sherlock’un ezeli düşmanı Moriarty’nin dile getirdiği şu sözleri duyuyor: “In a world of locked rooms, the man with the key is king. And honey, you should see me in a crown.”

Sonrasında gelen all the good girls go to hell, şarkıda sürekli yer verdiği My Lucifer is lonely dizesine gönderme yapan ve The Weeknd’in The Hills klibini andıran sıra dışı videosuyla adeta görsel bir şov oluyor. Bas gitarların ve piyanoların dikkat çektiği eser, aynı zamanda tarz olarak ise şarkıcının sürekli kıyaslandığı Lorde’a en fazla benzediği işlerden biri oluyor.


wish you were gay ise albümden önce çıkan başarılı teklilerden biri. Şarkıcının önceki işlerinde sıkça dinlediğimiz akustik gitar sample’ına rastladığımız bu eser, bu nedenle alışık olduğumuz tatlı bir Eilish hiti. Daha önce bir Instagram yayınından paylaştığı üzere, kendisinden hoşlanmadığı için ona ironik bir ifadeyle bu şarkıyı yazdığı adam, daha sonra gerçekten de eşcinsel çıkmış.

Genç müzisyenin ilk olarak Ocak 2018’de Yeni Zelanda’da canlı söylediği when the party’s over, albümün hüzünlü ve derin anlamlı baladı sıfatını taşıyor. Eilish, o konserde bu şarkıyı seslendirmeden önce ise ilk albümünden party favor'ı çalması ve hemen ardından bu parçaya geçmesi ise biten bir ilişkisini sembolize ediyor. Özellikle, “I could lie, say I like it like that, like it like that” dizesinin oldukça akılda kaldığı eser, vokal iniş-çıkışlarıyla da albümün en ön plana çıkan işlerinden oluyor.

Benzer tarzdaki i love you da şarkıcının abisi Finneas ile harmonileriyle birlikte huzur veren narin bir şarkı. 5 dakikaya yakın süresiyle Eilish’in şimdiye kadarki en uzun şarkısı olan eser, aynı zamanda sanatçının da albümdeki en beğendiği parçalarından biriymiş. Tırnaklarını görmemeye çalışırsanız muazzam bir SNL performansı ve abi-kardeş yatakta uçtukları tatlı bir konser anı da mevcut.

Albümün başka bir hiti olan bury a friend, belki de altyapısındaki efektleriyle en çok dikkat çeken şarkı oluyor. “Billie’nin yatağının altındaki canavar”ın perspektifinden yazılmış olan şarkı, sorulardan oluşan ve aynı zamanda albüme adını veren nakaratıyla akılda kalmayı biliyor:

“What do you want from me? Why don't you run from me?
What are you wondering? What do you know?
Why aren't you scared of me? Why do you care for me?
When we all fall asleep, where do we go?”

my strange addiction ise Arctic Monkeys’in Why’d You Only Call Me When You’re High?'ını fazlasıyla andıran beat’i ile ön plana çıkıyor. Ayrıca, şarkının her yerinde aralara serpiştirilmiş olan mükemmel dizi The Office’in 7. sezon 17. bölümü Threat Level Midnight'tan replikler bulunuyor. Bu arada tabii Billie’nin en sevdiği dizinin de The Office olduğunu belirtelim.


Genel olarak albüm, şarkıcının Jimmy Fallon’da da belirttiği üzere 16 farklı karakterdeki dinleyicisi için 16 farklı eserden oluşturulmaya çalışılmış olsa da çoğunlukla birbirine benzer eserlere sahip. Ancak bu benzerlik, yine de şarkılar sanatçıya özgü bir tarzda yaratıldığı için “kendi kendini tekrarlamak” yanlışından öte tam tersi bir “albüm bütünlüğü” oluşturuyor.

Ayrıca, piyasadaki çoğu pop şarkıcısının sırf bir parça için bile 50 tane müzik adamıyla çalıştığı bu dönemde, albümün çoğu eserinin yazarlığını bir abi-kardeş ikilisinin yapması oldukça tatlı ve samimi bir detay. Evde eğitim sisteminin lezzetli meyveleri olan bu şarkıları tüketmeye devam ediyoruz!

2019 yılının en başarılı pop kayıtlarından biri olan albüm, Don’t Smile at Me’nin doğallığından biraz uzak olsa da bizlere Billie Eilish’in sadece bir magazin imajından ibaret olmadığını kanıtlamaya fazlasıyla devam ediyor!

Kaynak: 1, 2, 3.