Barış Manço'nun Kalbinde Özel Bir Yere Sahip Mükemmel Eser
Barış Manço- Gülpembe
Kaynak: Wannart
“-Hüzünlenince daha fazla mı düşünüyoruz ayrılığı ve ölümü?
-Olabilir, tam bilemiyorum. Ama genellikle pek fazla
düşünmediğimiz, hatta kendimize ölümü yakıştıramadığımız için, her gelen ölüm
bir şok etkisiyle geliyor. İnsan aynı zamanda düşünen ve hisseden bir varlık.
Sanıyorum düşünerek ve hissederek yaşamak gerekiyor.”
“-Allah gecinden versin, emr-i Hakk vaki olduğunda geride
kalanların size hangi eserlerinizle seslenmelerini istersiniz?
-Biz nasıl yaşamışsak ona göre eserler bırakmışızdır
geriye... Gülpembe, Unutamadım...”
Barış Manço, 56 yıllık kısa hayatını bolca “düşünerek ve
hissederek” yaşamış efsane bir müzisyendi. Hatta kesinlikle söyleyebiliriz ki o,
yaşamış en büyük Türk sanatçılardan biriydi. Aramızdan ayrıldığı yıl olan 1999’da
vermiş olduğu röportajda ise ölüm hakkındaki bu sorular için bize yukarıdaki
cevapları vermişti.
Manço, 1 Şubat 1999 tarihinde gözlerini yumduktan sonra, bütün
ülke yasa boğulmuş ve daha sonra tören için naaşı Levent Camii’ne götürülürken on
binlerce hayranı izdiham yaratmıştı. Sanatçı, hayranlarının ve ülkenin önde
gelen ünlü isimlerinin alkışlarının yanı sıra, o an Gülpembe ve Dağlar Dağlar eserleri
çalınarak son yolculuğuna uğurlandı.
Gülpembe, işte onun için bu kadar değerli bir şarkı: Yüzlerce
parçası olmasına rağmen öldükten sonra onunla anılmasını istediği belki de ilk
şarkı ve cenaze töreninde ona “son kez” eşlik eden bir eser. Bu parçanın, onun ölümü
ile bu kadar özdeşleşmesinin ve Manço için de bu kadar değerli olmasının esas sebebi
ise Gülpembe’nin, sanatçının babaannesine yazılmış olmasıdır.
Böyle videolardaki ya da kaynaklardaki gibi genel bilginin
aksine, müzisyenin babaannesinin ismi Gülpembe değildir; esas ismi Nimet Manço
olan bu güzide hanımefendi, Barış Manço’nun gözünde “Gülpembe” olarak tasvir
edilmektedir. Efsane sanatçı, aynı zamanda Süper Babaanne isimli başka bir
meşhur parçasında da ondan bahsetmiştir. Bu arada Google’larken denk gelen ilginç
bir bilgi: Nimet Manço, zamanında Fikriye Hanım’ın kiracılığını yapmış.
Barış Manço’nun ve kardeşlerinin yetiştirilmelerinde emeği
olan Nimet Hanım, ünlü müzisyen 14’ündeyken vefat ettikten yıllar sonra; 1981
senesinde ise sanatçı, ona ithafen Gülpembe’yi kaleme almış:
“Güz yağmurlarıyla bir gün göçtün gittin, inanamadık
Gülpembe
Bizim iller sessiz, bizim iller sensiz, olamadı Gülpembe”
Efsane müzisyenin, daha önce özel olarak incelediğimiz mükemmel
albümü Sözüm Meclisten Dışarı (1981) eserinde yer alan parça, zaman içinde hem bu
albümün ve Manço’nun diskografisinin hem de Türk Rock müziğinin en önemli eserlerinden
biri haline geldi. Progresif rock türünün ise hiç şüphesiz kendi dilimizdeki en
değerli işlerinden biri.
Manço’nun Kurtalan Ekspres’inden de tanıdığımız Ahmet Güvenç’in,
neden gelmiş geçmiş en büyük Türk basçılarından biri olduğu cevabını ise bu albümde
alıyoruz. Müzisyen, Gülpembe’nin yanında, Dönence ve Alla Beni Pulla Beni'de
adeta enstrümanını konuşturuyor. Bu arada hemen belirtelim, Gülpembe’nin
sözlerinin yazarı her ne kadar Manço olsa da bestecisi ise yine Ahmet Güvenç
dehasından başka biri değil! Bu nedenle sadece bas bölümlerinde değil; eserin tamamında
da imzası bulunuyor.
Güvenç’in olağanüstü bir bas riff’iyle açılan şarkı, daha
sonra vokal ile birlikte diğer enstrümanların devreye girmesiyle, dünya
standartlarında bir progresif müzik kalitesine ulaşıyor. Şarkının ortasında ise
Manço’nun ikonik klibinde de gördüğümüz keytar (Yamaha SHS 10) sahne alıyor
ve o kusursuz solo atılıyor.
Aslında, birçok müzikseverin maalesef karıştırdığı üzere
şarkının iki versiyonu bulunakta: İlk olarak, yazımızın şimdiye kadarki anına
kadar bahsettiğimiz; yani bu Sözüm Meclisten Dışarı (1981) versiyonu olan
klavyeli ve progresif Anadolu rock versiyonu var. Bir de bunun yanında, Sinan
Çetin ile Film Gibi programının aşırı abartılmış dramatik sahneleri de sağ olsun
Mançoloji (1999) albümü versiyonu var.
Manço’nun aramızdan ayrıldığı yıl yayımlanan bu toplama
albümün amacı ise efsane sanatçının en sevilen parçalarını tek kelimeyle "arabeskleştirmekti": Gülpembe’nin de orijinal enstrümantal yapısının paramparça edilip yerine
yaylıların ve üflemelilerin geldiği bu arabesk versiyon, şarkının bütün ruhunu
kökünden değiştiriyor. Maalesef günümüzde birçok kişi de bu versiyonun televizyonlarda
sıkça kullanılmasından ötürü, Gülpembe’nin böyle arabesk bir eser olduğunu düşünüyor.
Halbuki parça, kesinlikle zamanının Türkiye’sinin çok
ötesinde bir sound’a sahip olan ve her enstrümanının özenli çalınmasının yanında,
muazzam bir vokale ve şarkı sözü hikayesine sahip ölümsüz bir progresif rock yapıtı.
Babaannesinden ölümünden ötürü Barış Manço’nun kalbinde; Manço’nun
ölümünden ise bizim kalbimizde fazlasıyla özel bir yere sahip olan mükemmel bir
eser bu! Teşekkürler Barış Abi!