Platon'a Göre İdeal Devlet Nasıl Olmalıdır?
Kaynak: Wannart
“Ama
biz devletimizi, devletin bütününe mümkün olduğu kadar büyük bir
mutluluk sağlamak için kuruyoruz, bir sınıf ötekinden çok mutlu olsun diye
değil.”
Antik Yunan Felsefesi’nin
“Babası” olan Sokrates, işte sırf bu nedenle, ayrı bir sayfa açtığımız üzere demokrasiden nefret etmişti. Aynı zamanda kendisinin ölümünü de getirmiş olan
bu devlet yönetim şekli, öğrencisi olan Platon’un da en fazla eleştirdiği
konulardan biri haline geldi. Esasen bu ikili de demokrasiden değil; haiz
olduğu yönetim şeklini “kullanan” insanlara karşılardı. Bu arada sıkça
karıştıranlar için hemen belirtelim: Yazımızın kapağındaki Rafael’in Atina
Okulu freskinden alınmış ikili, Platon ve öğrencisi Aristo’dur. Sokrates, kendi
öğrencisi olan Platon’un (ve insanlık tarihinin) en değerli başarılarından biri
olan bu akademinin açılmasını göremeden ölüme mahkum edilmiştir.
Platon, az çok felsefe okumuş
herkesin bileceği üzere en önemli eseri olan Devlet (Politeia) isimli kitabında,
ideal devletin nasıl olması gerektiğini, kendi ütopik tasvirleriyle sunmuştur. Aslında,
bu eser hakkında bilinen en büyük yanlışlarından biri de buradaki bütün
görüşlerin Platon’a ait olduğu bilgisidir. Her ne kadar kitabı o kaleme almış
olsa da buradaki düşünceler, onun ve onun ustası olan Sokrates’e aittir. Herhangi
bir yazılı eser bırak(a)mayan Sokrates, fikirlerini ve bilgeliğini öğrencisi
Platon sayesinde gelecek kuşaklara aktarabilmiştir. Bununla birlikte, Platon’un
da tamamen kendi fikirlerine ait birçok eseri bulunur. Devlet’te ise adı
üstünde “devlet” kavramı tekrar sorgulanmakta ve çoğunlukla Sokrates ile Platon
arasındaki diyaloglara dayanan bu eserin sonucunda onlara göre ideal olan
yönetim biçimi sunulmaktadır.
Kallipolis isimli bu şehir-devlette
ideal bir düzen kurulmuş ve toplum belli kesimlere ayrılmıştır. Ancak yazımızın
en başında yine Devlet’ten alıntıladığımız üzere, bu sınıfların hepsi birbirine
fayda sağlamak için yaratılmış. Herhangi bir kesimin mutluluğunun ön plana
çıkması söz konusu değil. Toplumu yöneten Filozof Kral ile birlikte yöneticiler
(filozoflar), halkın rol modelleri olan bekçiler (askerler) ve çalışanlar (işçiler,
çiftçiler, zanaatkarlar) bu sistemi oluşturuyor. Anlaşılacağı üzere, her
sınıfın kendi görevleri ve sorumlulukları bulunmakta.
Platon’un Devlet eserinin bölümlerini
oluşturan kitaplardan 6. kitapta, toplumun başında kesinlikle filozofların
bulunması gerektiği vurgulanmıştır. Felsefenin değerini özümsemiş insanların, aynı
zamanda da bilim aşığı olacaklarından dolayı siyasi anlamda yalancılık ya da
riyakarlık yapılamayacağı üzerinde durulmuş. Ayrıca, bu devletin başlıca
değerlerinin de bilgelik, kanaatkarlık, cesaret ve adalet olmasıyla da fark
ediyoruz ki eserin günümüzün kirli dünyasına kıyasla “ütopik” olarak nitelendirilmesi
hiç de şaşırtıcı değil.
Toplumsal yapının incelendiği 5. kitapta
ise kadınlar ve çocuklar, erkeklerden farklı bir şekilde konumlandırılmıştır. Buna
göre, baba ve çocuk arasında bir bağ kurulmamasına özen gösterilmiş. Ancak
burada mutlak bir kadın-erkek eşitliği söz konusu. Yetiştirilme biçimi olarak
ise kadınlar da erkekler de müzik ve spor kültürüyle iç içe bir şekilde büyütülmeliymiş.
Evlilik kurumu konusunda da devlet tarafından bir denetleme yapılacak ve
böylece nüfus planlamasıyla toplum refahı sağlanacakmış.
Eğitim ise Sokrates’in en fazla
değer verdiği hususlardan biri: 7. kitapta ele alınan eğitim sistemi, sadece
matematik ve edebiyatı kapsamamakta, aynı zamanda cesaret, kendini kontrol edebilme,
sakinlik ve bağımsızlık gibi soyut değerler üzerine ahlaki eğitimi de içermekte.
Kimin filozof ve kimin bekçi olacağı gibi kararların ise küçük yaştan beri
verilen teorik ve spor eğitimler sonrasında devlet tarafından karar verilmesi
öngörülüyor. Aynı zamanda Devlet eserinin bu kitabında, Platon’un insanı
sabahlara kadar düşündüren, daha önce de detaylı bir şekilde incelediğimiz
meşhur Mağara Alegorisi yer alıyor.
Hükümet yönetim biçimlerinin ayrı
ayrı incelendiği 8. kitap; Timokrasi (paralı ya da güçlü olanın yönetimde olduğu
yönetim biçimi), Oligarşi, Demokrasi, Tiranlık ve Aristokrasi’yi ele alıyor. Bu
devlet şekilleri ise kitapta ayrı ayrı eleştiriliyor. En etkileyici kısım ise
elbette demokrasi hakkında:
“Demokrasinin esas
prensibi, halkın egemenliğidir. Ancak toplumun kendini yönetecekleri
iyi seçebilmesi için yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu
sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye yani tek bir kişinin mutlak, sınırsız
biçimde iktidarı elinde tuttuğu bir siyasal sisteme evrilir.”
“Halk övülmeyi sever. Onun
için güzel sözlü halk avcıları (demagoglar) yetersiz de olsalar başa
geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare
edebileceği de sanılır.”
Platon ve Sokrates’in Devlet
diyalogları, modern siyaset anlayışındaki Devlet Felsefesi'nin temel
kaynaklarından biridir. Aynı zamanda belki de bu ikiliyi insanlık tarihinin de
ilk "ütopya yaratıcıları” olarak niteleyebileceğimiz olağanüstü değerdeki bu
eser, Platon’a göre ideal devlet nasıl olmalıdır sorusunu da bütün detaylarıyla
açıklayan bir cevap oluyor. Eseri okumadıysanız, okuyun ve felsefenin siyasi
yönünün derinliklerini keşfedin!