7 Nisan 2018





Her Anı Samimiyet Dolu Bir Albüm

Vega- Hafif Müzik

8/10






      
      1996 yılında İstanbul’da kurulan Vega, ülkemizin alternatif müzik sahnesinin en değerli topluluklarından biri. Grup, duygu yüklü naif vokalleriyle Deniz Özbey Akyüz, elektro olsun akustik olsun her türlü gitarlardan sorumlu eşi Tuğrul Akyüz ve klavyede ise -daha sonra gruptan ayrılan- Mert Koral tarafından kuruldu. İlk albümleri (Tamam) Sustum! (1999) ile isimlerini duyuran topluluk, esas çıkışlarını ise 3 yıl sonra yayımlanan Tatlı Sert ile yaptı. Bu Sabahların Bir Anlamı Olmalı ve İz Bırakanlar Unutulmaz gibi hunharca loop’a atmalık şarkıların bulunduğu eser, ertesi yıl da Tatlı Sert 2 olarak farklı düzenlemeleriyle -nedensizce- piyasaya sürüldü. Grubun dördüncü albümü Hafif Müzik (2005) ise kendi çıtalarını aştıkları ve böylece kitlelerini genişleterek kalplerimizi çaldıkları eserleri oldu.



O dönemi etkisi altına alan alternatif rock akımından büyük izler taşıyan albüm, bu nedenle de genel olarak grubun gitar kullanımlarını etkinleştirdiği bir yapıda. Ancak tabii ki bildiğimiz ve sevdiğimiz Vega tarzı da en “tatlı sert” şekilde korunuyor. Böylelikle, neredeyse içinde hiç boş parçası olmayan baştan sona keyifle dinlenilen bir eser ortaya çıkıyor. Günümüz müzik dünyasında gerçekten böyle albümlere rastlamak güç; özellikle de bu bütünlük ülkemizde çok nadir görülüyor. Albümün bir başka güzelliği ise her zaman olduğu gibi ince eleyip sık dokunmuş şarkı sözlerine sahip olması. Akyüz ikilisi, bu anlamda da zirvelerini yaşamayı sürdürüyorlar.


K-9 ile açılan albüm, hemen daha ilk saniyesinden bir tatlı-sert göndermesiyle bizi karşılıyor. Bunun yanında, özellikle parçada ritmin birçok defa değişmesiyle birlikte de oldukça orijinal bir sound yakalanmış oluyor. “Çek fişimi lütfen” sözleriyle aklımızda kalan parça, Türk rock müziği için oldukça yenilikçi yapısıyla fazla “underrated” bir iş. Ardından gelen Elimde Değil’e ise dönemin müzik kanallarında fazlaca yer aldığı için değeri fazla bilinmemiş sıfatını veremeyiz. Ancak tabii bu harika bir durum; çünkü şarkı, gözden kaçırılmayacak bir güzellikte. Özellikle gitar riff’leri ve altyapı prodüksiyonu açısından tam anlamıyla kusursuz bir parça bu. Şarkı sözlerinde de o aynı özeni hissediyorsunuz: “Yüzü suyu hürmetine bir gel aşkın. İçimde bir rüzgar essin. Bu gece doldum, bu gece taştım. Adımı yüzüme söylersin.”. Albümün en özel işlerinden biri.

Serzenişte, albümün ilk single’ı ve klip parçası olarak kayıttan en çok akılda kalan parça oluyor. Özellikle, zamanına göre çok “fazla” olan klip, yine o yıl ses getirmiş Dorian’ın Bakma Yüzüme parçasının klibiyle kardeş gibiydi. Bunun sebebi de ikisinin de Uçman Balaban ve Onur Sönmez işi olmasıydı. Klibi dışında ise parça, bir nesle “serzeniş” kelimesini öğrettiği için hem öğretici, gitarları ve enerjisiyle costurduğu için hem de eğlendiriciydi. Albümün sonundaki Ankara ise kayda olabildiğince en özel şekilde veda edebilmeyi başarıyor. Üstelik, Deniz Özbey’in harika sesi, bu sözlerle birleşiyor: “Ah yağmur dönerken kara. Şarkılar var falımda. Hepsi sana bu gece, Ankara. Ah yağmur dönerken kara. Yine yol var falımda. İster özle, yok istersen hiç hatırlama.”.


Daha önce ifade ettiğimiz gibi bu, hiç boş şarkısı olmayan bir albüm; bu yüzden de hepsinden ayrı ayrı uzun bir şekilde bahsedilebilir. Belki sadece içinde daha fazla hit barındırabilirdi, tek eksiği de bu gibi. Bu nedenle de o dönemdeki kaset, CD ya da mp3 olarak art arda bıkmadan dinleyebileceğiniz, hatta yıllar sonra bile Spotify’da açtığınızda suratınızda kocaman bir gülümseme yaratacak bir albüm bu. Akyüz’lerin de sadece birbirlerine değil; müziğe de aşık olduklarını kanıtlayan bir eser. Her anı samimiyet dolu bu albüme hiç denk gelmediyseniz mutlaka bir göz atın, uzun zamandır dinlemediyseniz de zamanınızı ayırın; çünkü o günleri hatırlayacaksınız!

Kaynak: 1