Justin Timberlake'ten Deneysel Sularda Yüzen Bir Albüm
Justin Timberlake- Man of the Woods
6/10
Albümün ilk
single’ı olarak Filthy ile sanatçı, tam anlamıyla bütün eseri özetleyen bir
şarkı yayınlıyor. Justin Timberlake “markasına” güvenerek sıradan bir pop eseri
çıkarmayıp risk alarak böyle cesurca farklı bir işi ilk single olarak
yayınlamak gerçekten çok takdir edilesi bir hareket. Ufak ufak dubstep sosları
olan bu ilginç karakterdeki parçayı seven çok seviyor; sevmeyen de hiç sevmiyor
arası yok. Ancak özellikle Super Bowl LII ve NBA All-Star 2018 gibi iki devasa
organizasyonda da promosyonu yapılan bu şarkının müzik dünyasına “ilginç” bir
etki bıraktığı kesin. Aslında dediğimiz gibi albüm de böyle: Trap ya da
electronica altyapıları içeren modern bir yapı; country, soul ve funk gibi
farklı tarzda retro ağırlıklı işlerle harmanlanmaya çalışılıyor. Albümün
neredeyse bütün parçalarında onun da imzası olan ünlü ve şapkalı müzik adamı
Pharrell Williams ise Timberlake’i bu yenilikçi karışım anlamında etkilemişe
benziyor.
Higher Higher, eski Timberlake sound’una en yakın işlerden de olmasıyla birlikte
albümdeki en başarılı eserlerden biri oluyor. “Stress is cruel, fame's a lie.
But you're special, on every level. Success is cool, money is fine. But you're
special, another level.” sözleri, bütün samimiyetiyle kalplere kazınıyor.
Ayrıca, “If it's for you, it can't be any old thing” geçişi ise gerçekten Justified
(2002) günlerinden taşıdığı izlerle parçayı ilk dinleyişte bile sizi ele
geçiriyor. Midnight Summer Jam ise JT’nin son yıllardaki funk etkili
single’larına ek olarak albümün dikkat çekenlerinden biri oluyor. Funk
gitarlarıyla, country etkili mızıkasıyla ve tabii ki vokallerinin
iniş-çıkışlarıyla şarkıyı bu kaydın kendini tekrar dinleten parçalarından
yapıyor.
Supplies,
albümün son yılların modası olan trap dokulu hitlerinden biri oluyor. Özellikle
altyapısıyla yeni neslin albümdeki favorilerinden biri olabilir. Bir başka
dikkat çeken parça olan Say Something ise son zamanların en başarılı country
seslerinden Chris Stapleton’un derin vokalleriyle de çok dolu bir şarkı.
Timberlake’teki söz konusu değişime akıp giden yapısıyla en iyi adapte olan
eserlerden biri bu. Montana ise albümdeki bir diğer akılda kalan parça:
Sanatçının kendine özgü r&b tarzının orta tempolu bir Funk ritmiyle
harmanlanmasının tatlı bir sonucu.
Hayatının
oğluyla birlikte değişmesiyle cesurca bir seçim yaparak deneysel sularda
yüzmeye karar veren müzisyen, bunun için de oldukça saygı duyulacak bir risk
alıyor. Ancak genel anlamda bakıldığında, birçok -alakasız- müzik türünün
harmanlanmasının yer yer abartılı prodüksiyonları ve hatta çoğu zaman
parçaların “kırpılmamış” bir yapıda olması gibi unsurlar, albümden
beklentilerin altında kalıyor. Gelecek için ise cesur bir adım olan bu albüm,
Timberlake’in hayatında ise tıpkı oğlu gibi yepyeni bir sayfa!