29 Aralık 2017





Güce Dengeyi 8. Kez Getiren Albüm

John Williams - Star Wars The Last Jedi OST

9/10






   
        Hayatta olan sanatçılar arasında 50 adet ile en fazla Oscar adaylığı bulunan isim olan John Williams, çağımızın en önemli film müziği bestecisi. Star Wars orijinal üçlemesi, Superman, Jaws, E.T, Jurassic Park, Indiana Jones, Evde Tek Başına, Schindler’in Listesi, Er Ryan’ı Kurtarmak gibi klasiklerin yanında, günümüzden Star Wars “prequel” üçlemesi, Sıkıysa Yakala, Münih, Kitap Hırsızı, Lincoln ve o meşhur Hedwig’s Theme dahil olmak üzere Harry Potter’ın ilk üç filmin müzikleri de bu dahi tarafından bestelendi. Şubat 2018’de 86 yaşına basacak olan üstat, insanlık tarihinin en önemli modern mitlerinden birinin yaratılmasında da baş mimarlardan biri: George Lucas’ın yarattığı Star Wars sinematik evreni, Williams’ın müzikleri sayesinde etkileyiciğini de fazlasıyla katlıyor. Tıpkı usta bestecinin Steven Spielberg ile ilişkisinde olduğu gibi.



 2015 yılında, Star Wars evrenine yeni ve başarılı bir sayfa açan The Force Awakens filminde gelenek bozulmayarak yine Williams ile çalışılmıştı. Özellikle sanatçının bu filmdeki yeni karakterler ve topluluklara özel bestelediği temalar çok akılda kalıcıydı: Rey’s Theme, Kylo Ren Arrives at the Battle ve March of the Resistance gibi parçalar, her ne kadar bir The Imperial March- Darth Vader bağlantısı gibi olmasa da yeni karakterlerin kolay benimsenmesini sağladı. Yazımızın bu noktasından sonra spoiler’lı devam edileceğini ifade edelim. (!)

2017 yapımı devam filmi The Last Jedi da müzikleriyle yine John Williams’a emanet: Eleştirmenlerce dünya çapında büyük övgü toplayan; ancak serinin hayranlarının önemli bir kesiminin de yerden yere vurduğu ilginç bir film bu. Müzikleri ise her zamanki Star Wars Soundtrack’leri gibi: Tam anlamıyla epik. Özellikle The Force Awakens’ta tanıtılan yeni isimlere izleyiciyi alıştıran yeni temalar burada daha etkin bir şekilde kullanılıyor. Bununla birlikte, Main Theme her zamanki film başlangıçları ve uzay gemisi savaşları gibi burada. Ayrıca Princess Leia's Theme de haliyle Leia’nın olduğu sahnelerde duyulabiliyor. Ve tabii ki istisnasız her Star Wars filminde ve dizisinde rastladığımız, tüyleri diken diken eden The Force Theme (Binary Sunset) de albümün birçok parçasında kendini kısa kısa hatırlatıyor.



Ahch-To Island, önceki filmin sonunda Rey’in Luke’u bulduğu eski Jedi tapınağı adasındaki sahnelerde kullanılıyor. Yeşil ve mavi renklerinin büyüsü etkisinde bırakan bu sahnelerdeki yaylıların kullanımı gerçekten etkileyici. Soundtrack albümünün en başarılı işlerinden biri. Bunun yanında, YouTube’da milyonlarca izlenmiş 10 saatlik versiyonları bile olan Cantina Band efsanesine paralel bir parça da kumarhane sahnesinde kullanılıyor: Canto Bight. Parçanın başlarında bildiğimiz o Star Wars aksiyon melodilerini duyarken birden ters köşe yapıp acayip bir latin-jazz eserine dönüşüyor. Hatta bu şarkı, filmin de en çok akılda kalan özgün parçası olabilir. A New Alliance ise bu filmin belki de en başarılı anlarından biri olan Kylo Ren ile Rey’in sırt sırta savaştıkları Snoke’un odası sahnesinde kullanılıyor. Bu müzik özellikle üflemelilerin parçaya ağırlığını koymasıyla bizlere alışık olduğumuz o ağızları açık bırakan ışın kılıcı sahnelerini hatırlatıyor. Hatta bu sahne de onlardan biri artık.



The Battle of Crait, büyük ihtimalle filmden birkaç yıl sonra The Last Jedi denildiğinde akıllara ilk gelen sahnede çalan eser olacak. Aksiyonu ve gerilimi kökleyen bu parçanın çalındığı tuz gezegeni Crait’te geçen sahne, koyu kırmızı tuzları ve simetrileriyle görsellik açısından kesinlikle kusursuz. Peace and Purpose, Luke’un tıpkı efsanevi Binary Sunset sahnesindeki gibi ufuğa bakmasıyla birlikte aramızdan ayrılıp ruha karıştığı ana eşlik ediyor. Bu sebeple de eski film müziklerine en yakın parçalardan biri bu.

Genel anlamda ise The Last Jedi Soundtrack albümü, her zamanki Star Wars müzikleri gibi oldukça etkileyici. Ancak bu filmin müziklerindeki tek olumsuz nokta, yaratıcılıkta biraz kolaya kaçılmış hissiyatı vermesi. Hala The Force Awakens’taki özgün parçaların ekmeği yeniyor gibi. Aslında tabii bu bir devam filmi olduğundan bundan doğal bir durum da yok. Ne olursa olsun John Williams, yine her zaman bildiğimiz gibi, güce dengeyi bir kez daha getiriyor.