Genç Yaşta Gelen Başarı(sızlık)
Jake Bugg- "Shangri La"
6,5/10
Singer-songwriter geleneğinin son
temsilcilerinden biri olmak için kaç yaşında olduğunuzun bir önemi yoktur.
Önemli olan elinize bir enstrüman alıp içinizdekileri bir müzik eserine dönüştürebilmektir.
İşte 1994 yılında Nottingham’da doğan Jake Kennedy -ya da Bob Dylan ve David
Bowie gibi soy ismini değiştirerek müzik dünyasına adım atmış kimliğiyle- Jake
Bugg, bu geleneğin indie-folk genelinde şimdiden günümüzdeki en başarılı
temsilcilerinden biri haline geldi. İngiltere çıkışlı olması, ses rengi, müzik tarzı
ve duruşu nedeniyle de Alex Turner, Miles Kane ve Noel Gallagher’ın adeta bir
karışımı olarak görülüyor genç şarkıcı. Tabii ki Bob Dylan, Johnny Cash, The
Beatles gibi ilhamlar da açık bir şekilde müziğinde hissedilebiliyor. Hatta
birçok müzik eleştirmeni tarafından “İngiliz Bob Dylan” olarak gösteriliyor.
Kendi adını taşıyan debut
albümünü 2012 yılında yayınlayan sanatçı, başta İngiltere olmak üzere birçok
ülkenin listelerinde beklenmedik bir başarı gösterdi, bunun sonucunda da
albümden art arda singlelar çıkarıp piyasadaki yerini sağlamlaştırmaya başladı.
Özellikle ona bu çıkışı sağlayan, retro yapısıyla bizi eskilere götüren
“Lightning Bolt”, akılda kalıcı nakaratıyla parlayan hit “Two Fingers”, oldukça
içten bir ruh haliyle yazılmış “Seen It All” ve açıkça ifade ettiği
duygusallığı ile “Broken”, bu ilk albümden dikkat çeken singlelardı. Albümün
gizli hiti akustik “Someone Told Me” ise Bugg’ın naifliğini ve bu genç yaşının da
farkındalığını ifade eden özel bir parçaydı.
İlk albümün başarısından sonra
hemen ertesi yıl piyasaya sürdüğü ikinci LP “Shangri La” da Jake Bugg’ın genç
yaşta yakaladığı bu başarının devamı olarak görülebilir; ancak bu, albümün
ilkinin gerisinde kaldığı gerçeğini maalesef değiştirmiyor. İlk albüm, çoğunlukla
daha basit prodüksiyonlarla üretilmiş ve oldukça basit yapıda, akılda kalıcı
şarkılardan oluşmaktaydı; bununla birlikte ise birçok müzikseverin özlemiş
olduğu bu yalın müzikal yapı, ikinci albümde genelde hissedilememekte. Bütün bu
eksikliğe rağmen albümün yine de gayet sağlam bir müzikalitede, ilkinin devamı
niteliğinde bir eser olduğu söylenebilir. Özellikle şarkı kayıtlarının kalitesi
doğal olarak ilk albümden çok daha başarılı: Bütün parçaların düzenlemeleri ve
kayıtları, bu albüme adını da veren, ünlü prodüktör Rick Rubin’in Malibu’daki
stüdyosunda yapıldı.
“Shangri La” nın akılda kalan
parçalarından bahsedilecek olursak ilk olarak, birinci single olarak yayınlanan
ve ilk albümde de hiç karşılaşmadığımız Monkeys tarzı post-punk soundlu “What Doesn’t Kill You” nun gerçekten dikkat çektiği söylenebilir. Bir başka klasik
ama güzel bir Bugg şarkısı “Me and You” ve albümün parçaların son sıralarında
saklı kalmış, naif blues gitarlarıyla albümde adeta fark yaratan “Simple Pleasures” da ön plana çıkan parçalar arasında sayılabilir.
Gayet sade ve kısa bir müzik
klibine sahip ilk klibin aksine ikinci single “Slumville Sunrise”, Bugg’dan hiç
beklenmeyen oldukça “eğlenceli” videosuyla ve vurucu nakaratıyla akıllarda
kalmayı başarıyor. Bu eğlenceli klipte bile sakin ve yaşına göre olgun yapısını
rahatlıkla korusa da son bir yılda gelen ün ile sanatçının hayatı tabii ki
tamamen değişti, doğal olarak daha da renklileşti, hatta bir süre ünlü manken
Cara Delevingne ile bile birlikte oldu. Gerçek anlamda bir modern rock yıldızı
olma konusunda emin adımlarla ilerliyor denilebilir. Şu anda da üçüncü albüm
çalışmaları içinde Jake Bugg. Ancak her yıl birer albüm çıkarmasındansa kendine
zaman ayırıp, müziğine iyice yoğunlaşıp şarkılarını kaydetmesiyle birlikte çok
daha başarılı olacak bir genç müzisyen görüntüsü çiziyor sanatçı. Bu nedenle
onun bu genç yaşında, böyle harika bir ilk albüm sonrası çok fazla beklenti
olmasına rağmen yine de fena olmayan bir kayıt çıkarması geleceğine umutla
bakılmasını sağlıyor.