Sunay Akın'ın Muazzam Hikaye Anlatıcılığının Sırrı Nedir?
Peki, onu
okuyan ya da dinleyen birçok kişinin ağzını açık bırakan ve gösterilerinin
hemen hemen hepsinde ayakta alkışlanan bu değerli insanın sırrı nedir? Tabii ki
bunun kesin bir formülünü veremeyiz; ancak en azından onun bu muazzam hikaye
anlatıcılığı hakkında birkaç gözlem yapabiliriz. Bunun için de öncelikle
isterseniz Ekşi’ye konuk olduğu şu videoda bahsedildiği gibi kendisine layık
görülen sıfat hakkında konuşalım: Videoda Akın’a dünyadaki Storytelling (Hikaye
Anlatıcılığı) sanatının ülkemizdeki temsilcisi olup olmadığı soruluyor. O ise
kendini "2000’li yıllardaki meddah kültürünün bir temsilcisi" olarak ifade
ediyor. Bununla birlikte sanatçı, Ferhan Şensoy üstadın ismini de orada anmadan
geçmiyor.
Modern
meddahımız Sunay Akın’ın hikaye anlatıcılığı üzerine düşünüldüğünde akıllara ilk
başta samimiyet geliyor: Özellikle, tek kişilik gösterilerindeki öykülerini -haliyle-
defalarca anlatıyor olmasına rağmen, her seferinde gözlerindeki o tutkuyu
kaybetmemesi gerçekten olağandışı bir yetenek. Sanatçı, yaptığı işe tutkuyla
bağlı olduğu için hikayelerini de insanlara aktarırken olabildiğince samimi bir
anlatım kullanıyor. Hatta sadece gösterilerinde de değil, bir zamanlar televizyondaki
Yaşamdan Dakikalar programında ve konuk olarak katıldığı birçok yerde bunu
hissedebilmek mümkün. Bunun da ötesinde, YouTube’da süresi kısa ancak bıraktığı
etki uzun olan hikayeler anlattığı kendi kanalında da bunu görebiliyoruz. Bu
mecranın bir başka değerli üyesi olan Barış Özcan’ın üslubuna benzer doğrudan bir
anlatımla Küp başlığı altında paylaştığı bu öykülere şuradan ulaşabilirsiniz.
Üzerine
dikkat çekmek istediğimiz ikinci bir nokta ise Akın’ın yazar ve şair kimliği. Sanatçı,
yıllardır Türk edebiyatına birçok değerli eser kazandırmasının yanında
anlatıcılığını da bu şekilde mükemmelleştirmeyi başarıyor. Örneğin, bu anlamda
akıllara gelen ilk örneklerden olan İlber Ortaylı ve Ahmet Ümit gibi devasa
isimler ya da Hakan Günday gibi günümüz sanatçıları, hem yazarak hem de
konuşarak anlatma sanatının ustaları. Akın’ın da özellikle şiire olan büyük
aşkı ve yeteneği sayesinde, hikayelerini bizimle paylaşırken kelime
kullanımındaki şairane dokunuşları onu oldukça farklılaştırıyor. Böylelikle,
hikayedeki giriş-gelişme-sonuç bağlamını gerçekten de olabilecek en sanatsal
şekilde karşısındakilere sunuyor. Örneğin Akın’ın, Atatürk ilkelerine bağlı eğitimciler
yetiştiren İzmir’deki Kurşun Kalem Eğitim Vakfı için yaptığı şu konuşma, bunun en
başarılı örneklerinden biri.
Bunların yanında, sanatçının bir
de tiyatro oyunculuğu kimliği eklendiğinde ise anlatımı ister istemez daha da
renklenmiş oluyor. Özellikle, konuştuğundaki bedel dili ve dinleyiciyle kurduğu
göz teması bu çeşitliliğe örnek gösterilebilir. Mesela, “Atatürk'ün
bilmediğimiz halktan hali nasıldı?" gibi bir soruya verdiği etkileyici
cevap olan şuradaki hikayeyi anlatışında Mesut Yar ve Cahit Berkay’la aralarında
kurduğu muazzam bağa göz atabilirsiniz. Bununla birlikte, sanatçının bireylere olan
bu hitabeti, topluluklara da neredeyse aynı derecede etki ediyor: Abbas Güçlü’nün
programında üniversite öğrenciliği ve toplumdaki ötekileşme hususlarına
değindiği şu video da buna bir örnek.
Genel olarak ise aslında Sunay
Akın’ın hikaye anlatıcılığı yeteneği hakkında ne yazılıp çizilse az; çünkü o kendine
özgü bir şekilde devam ettirdiği bu tutkusunu ülkemizde özenli bir şekilde
yapan birkaç isimden biri. Tabii ki masa başında yazarken, sahnede ya da
televizyonda birçok tekniği ve taktiği de var. Mesela, önemli bir tarihi kişiliği
anlatırken onun ismini hikayenin en sonuna saklaması gibi şaşırtıcı sonları
buna bir örnek (Bkz. Nasrettin Hoca). Ancak, bunlar onun işini icra ettiği anda sahip olduğu en önemli
kozları değil; çünkü aslında onun başarısındaki en büyük sırrı duyguları:
Anlattığı insanlara ve ülkesine olan gerçek sevgisi!
Kaynak: 1.